Terörist devlet İsrail’in Gazze üzerinde uyguladığı soykırımda her geçen gün ölen masum insan sayısında artışlar devam ediyor. İnancımıza göre masum çoluk çocuğun ölmesi onlara şehitlik gibi kutsal bir mertebeye yükseltiyor. Ancak dünyanın gözünün içine baka baka katliamlarına devam eden İsrail karşısında kendine modern devlet diyenlerin seslerinin çıkmaması oldukça manidar. Hatta daha da vahimi İslam aleminde Türkiye’nin dışında hiçbir ülkeden topyekûn tepki gelmemesi garip. Tepki vermeyen ülkelerin gerekçeleri farklı. Kendini insanlık, hak, hukuk penceresinden konumlandıran Avrupa sıra İsrail’e gelince her yaptığını mübah karşılayan bir anlayışla hak hukuk ve adalet anlayışını ortaya koymakta. Bosna’da Sırp kasaplarının soykırımını izleyen aynı Avrupa, Irak, Suriye ve Mısırda ellerinde cola bardaklarıyla âdeta bir korku filmi izlediler. 


Ramazan ayında  yaşanan  bu insanlık dramına seyirci kalmayan milletiyle devletiyle topyekûn tepki veren tek ülke Türkiye olurken, bir çok İslam ülkesinde  idarecilerinin aksine Halk bu zulme tepki göstermesi gelecek açısından son derece önemli..

Türkiye ölçeğinde baktığımızda elbette olaya, uluslararası arenada çözüm arayışı son derece yerinde. Ankara anlaşmasıyla garantör ülke sıfatına sahip Türkiye’nin 1974 yılı temmuzunda Kıbrıs adasında soydaşlarının katli karşısında dokuduğu diplomatik mekik hatırlanırsa ne kadar gerekli olduğu anlaşılır. Bu kadar haklı olduğumuz bir meselede adaya askeri birlik çıkartan Türkiye’ye onlarca yıl uygulanan ekonomik ambargo sonrası Türkiye’nin ekonomik krizlerini unutmamak gerek.

Gazze’de soykırım yapan İsrail’e karşı bu perspektiften bakıldığında Türkiye’nin başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kurumları harekete geçirmek için teşebbüslerde bulunması son derece yerinde bir çıkış. Elbette uluslararası camiayı harekete geçirmek öyle kolay olmuyor.   Hele karşısında algı mühendisi bir korsan devlet olarak İsrail duruyorsa. Hareket noktanız basını elinde tutan ve kontrol eden İsrail’e karşı sosyal medyayı harekete geçirmek olmalı.

Millet olarak yapılabilecek bu yönde ciddi bir hareket İsrail mallarını ve İsrail’e destek veren şirketlere boykot uygulamak. Boykot, modern bir toplumsal hareket ve ekonomik silah olarak iyi uygulanırsa son derece etkili bir tepkidir. Tek şartı heyecandan uzak, fikri bir tavır alışa dönüştürülmesi. Ağır başlılığın korunduğu, herhangi bir taşkınlığa sebebiyet vermeyen boykot, dünyası para olan İsrail başta olmak üzere kapitalist sistemin müdavimlerini frenlemekte etkili bir yöntemdir.

Öyleyse aklıselimle İsrail ve onu destekleyen ülkelerin mallarını almakta seçici olalım. Unutmayalım ki bu davranışımız belki bizim için küçük bir hareket ama etkili bir hareket. Tıpkı İbrahim Peygamberin Nemrut tarafından ateşe atıldığında gagasıyla devasa alevlerin üzerine getirdiği bir damla suyu bırakan serçe etkisi yapacaktır. Serçeye bu bir damlanın azgın ateşi söndürmeyeceği, yorulmaması gerektiğini söyleyenlere Serçenin verdiği cevap manidar; “ Bende biliyorum bu bir damlanın ateşi söndürmeyeceğini. Ama dost, düşman bilsin ki biz Hz. İbrahim’e dostuz.”

Evet, dost düşman bilsin ki Çanakkale toprağında yedi düvele karşı Anadolu çocuklarıyla çarpışırken şehit düşüp misafirimiz olan Gazelli gençlerin torunlarıyla biz kardeşiz…