Geçen haftaki yazıma birçok eleştiri geldi. Her zaman söylerim. Mantıklı olmasa da eleştirilere açığım. Ancak eleştiriler mantık dışı, cehalet dolu. Bu eleştirilere ulu önder Atatürk’ün başlıkta ifade ettiği gibi akıl ve mantık çerçevesinde yanıt vereceğim. Yine Atamızın “Fikirler manasız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa o düşünceler hastalıklıdır. Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak, faydasız, zararlı ve birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar.” sözünü bu arkadaşlara hatırlatmak isterim.

Eleştirilere göz atarsak. “Ben, kişisel çıkarlarım için devletinin yanında durmayan, Kurtuluş Savaşı öncesi İngiliz mandasını isteyenlerden farkı olmayan, ülkeyi bölmeye çalışan, şerefsiz, vatan haini, Rus yanlısı biriymişim” de haberim yokmuş. Ayrıca “İnönü ve silah arkadaşlarının bir imzayla Lozan’da verdikleri yerleri(Musul için diyorlar), kendilerindeki Osmanlı ruhu ile hepsini 2023’te geri alacaklarmış.” Yine “Sınırımızı kim işgal ederse cezasını görürmüş.” Ben coğrafya ve tarih öğrenmeliymişim. Türkmenlere yapılanları görmeliymişim. Vatan için canlarını verirlermiş. Biz ise savaşmaktan korkuyormuşuz, Rusya’ya gitmeliymişiz vs, vs.

Öncelikle bu kişiler tarih bilmiyor, tarihi yandaş tarihçilerin yazdığı gibi sanıyorlar. Dedik ya biz tarihin akıl ve mantıkla, belgelere dayanarak doğruluğunu ortaya koymaya çalışır, ona inanırız. Manda; ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek bir düzeye eriştirip, bağımsızlığa kavuşturuncaya dek  Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen yetkidir. Kurtuluş Savaşı öncesi İngiliz Mandasını Osmanlı yöneticileri; Amerikan Mandasını Halide Edip Adıvar, Ismail Hami (Danisment) Bey, Refik Halid Karay, Ali Kemal gibi yazarlar savunuyordu. M Armağan’ın “M. Kemal Amerikan mandası yönetimi istedi.” dediğine bakmayın. Yanıtı bizzat M. Kemal’in ağzından verelim: "Ahmaklar, ülkeyi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bu vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar." Ve Sivas Kongresi’nde manda ve himayenin kesinlikle kabul edilmeyeceği belirtilip “Ya istiklal ya ölüm” kararı alınmıştır. Benim “Uçağı düşürülüp Rusya ile sorun yaratılmamalıydı” dememin mandacılıkla bağlantısını anlayamadım. Anlayan beri gelsin.

İkinci olarak İnönü ve heyeti başta Musul olmak üzere Osmanlı toprağı olan yerleri Lozan’da düşmana vermiş(!). Komik olan eğer silmedilerse “Tire’de Son Dakika” Face sayfasında bana örnek gösterdikleri Osmanlı haritası. 1914 yılındaki sınırlarda Musul bizde görünüyor ya. Garibim Lozan görüşmeleri sırasında Musul’u hala bizim toprağımız sanıyor. Hemen açıklık getirelim: Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzasından 4 gün sonra “İtilaf Devletleri güvenlikleri açısından gerekli gördükleri yerleri işgal edebileceklerdi” maddesi doğrultusunda İngilizler Musul’u işgal ettiler. Ardından Osmanlı’nın 10 Ağustos 1920’de imzalamaktan çekinmediği Sevr Antlaşması’na göre Arabistan ve Irak İngiltere’ye bırakıldı. Lozan’da almak istedik. Çünkü Misak-ı Milli sınırları içindeydi. İngiltere Musul petrol bölgesi olduğu için karşı çıktı. Lozan’da sonuçlanmadı. İkili görüşmelerle (Türkiye-İngiltere) çözümlenmesi için sonraya bırakıldı. Sonrasındaki görüşmelerde sonuç alınamayınca ordunun Musul’a yürümesi kararı alındı. Ancak İngilizler doğuda Şeyh Sait İsyanı çıkarttı. İç sorunu çözmeye çalışan Türkiye İngiltere ile 1926 Ankara Antlaşması’nı yaptı. Buna göre Musul Irak’a bırakıldı. Yani MUSUL LOZAN İLE DEĞİL, OSMANLI DÖNEMİNDE SEVR İLE elden çıktı. Bilmeyenler öğrensin.

Okullara Osmanlıca konmuş, “Osmanlı Ruhu” ile Musul’u alacaklarmış. Arkadaş savaşların hala 16. yüzyıldaki gibi at üstünde kılıçla yapıldığını sanıyor. Adamlar Hazar Denizi’nden 1500 km.den hedefleri füze ile vuruyor, bizimkiler Osmanlı ruhu ile hücuma kalkacak. Komik olmayın. Sınırımız işgal edilmemiş, 5 saniye ihlal olmuş, haydi savaşa. Öte yanda Ata­türk ve İnönü’nün Lo­za­n’­da ver­me­di­ği 16 ada ve bir ka­ya­lı­ğı Yu­nan as­ker­le­ri tek kur­şun at­ma­dan, kolayca işgal etmiş, asıl işgal bu, çıt yok. Dönüp bir de Kıbrıs’ın durumuna baksanız. Akıbeti meçhul. Bir de uçağı başkası düşürmüş, biz düşürmüş gibi hava atıyoruz. Savaşa hadi gidin desek kaç kişi başkomutan cumhurbaşkanının peşine takılır, gider? Lafla peynir gemisi yürümez. Bana sen coğrafya öğren diyenler ABD ile Irak’ın komşu olduğunu sanıyor galiba. Bir zahmet haritaya baksınlar.

Savaş zorunlu olmadıkça cinayettir. Ben Rusya’yı savunmuyorum. Kurtuluş Savaşı öncesi yurdumuz işgal edilmişti. Meşhur padişahınız buna onay verdi. O zaman elbette savaş kaçınılmazdı. Rusya hangi toprağımızı ele geçirdi? Konu RTE değil. Uygulanan yanlış politika. Sen daha IŞİD’le başa çıkamayıp ABD’nin İncirlik’te üs kurmasına izin veriyorsun, sonra da Rusya ile savaşa kalkışıyorsun. Sen Rusya'ya kafa tutacağını mı sanıyorsun? Ordun, donanman mı kaldı?

SON SÖZ: Olayları akıl ve mantıkla değerlendirelim, duygularla değil. Gerçekçi olalım. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. ABD’ye güvenip birilerini karşına alırsan yarı yolda seni yalnız bırakıverirler. Ne ABD, ne Rusya. Tam bağımsız Türkiye. Saygılarımla, hoşça kalın.