Bu yazımı evlatlarımızı yarına hazırlarken, onlar için canla başla çalışan, onların iyi birer birey olmalarını isteyen ve öğrencileri için toplumda olumsuz davranışlardan uzak duran öğretmenlerimizi tenzih ederek yazıyorum.
Geçtiğimiz gün, kızımı götürdüğüm çocuk parkında 14-15 yaşlarında, biri erkek biri kız iki evladımızın olumsuz davranışları karşısında sessizliğimi korudum. Gençler giderek ahlaksızlığın boyutunu artırmışlardı ki kızım: “ Baba o ablayla abi ne yapıyor” diye sordu. Cevap veremedim tabii. Yanlarına giderek uyarmak zorunda kaldığım gençler, utanmak yerine sırıtarak parkı terk ettiler. Büyük ihtimalle başka bir parka gittiler. Bu gençlerin durumu önce bir Müslüman, sonrasında bir baba olarak beni öylesine kaygılandırdı ki anlatamam. Aslında bu olumsuz durum, sadece o parkta, o gençlere özgü bir durum değil. Şöyle ilçemize dikkatlice bir bakacak olursak, gençlerimizin gidişatının hiç de iyi olmadığını görebiliriz. Gençlerimizin aralarında “sevgi ve aşk” adını koydukları bu ahlaksızlığa nasıl bir önlem alacağız?

        Ben hiçbir anne-babanın, evladının park köşelerinde, edepsiz hareketler yapmak sureti ile, ahlaktan yoksun bir şekilde davranmasını istediğini sanmıyorum. Evlatlarımızın adım adım itelendiği bu ortamın sevgi ortamı olmadığını, aşkın bu kadar basitçe yaşanamayacağını, kaynağını Allah’tan almayan sevgilerin, asla sevgi olmadığını onlara anlatmak, hepimizin boynunun borcu olsa gerek. Günümüz gençlerinin pek çoğu, her mevsim sevgili değiştirmekteler. Çıktığı(!) biri yoksa, arkadaşları arasında aşağılanır hale gelmiş durumda. Göz göze, diz dize, ele ele, dudak dudağa, hatta kucak kucağa olmanın adı anlaşma olmuş maalesef. Necaset akan televizyon programlarında, ünlülerin(!) edepsizliği evlatlarımıza ar gibi empoze edilmekte, onları o rezil hayata doğru çekmektedir. “Birlikte yaşamak” gibi bir ahlaksızlığın normal bir durum olduğu algısı, özellikle gençlerimiz üzerinde oluşturulmaya çalışılmakta. Flört denilen çılgınlığın, gençlerimizi, “Yaratılmışların En Şereflisi” olan insanın, en aşağılık biçimde park ve sokak köşelerine itilmesine  meydan verdiğini görmek zorundayız.

        O halde, gençlerimize bu flört denilen ahlaksızlığın, kaygan zemin olduğunu anlatacak mıyız? Nice babayiğit delikanlıların, pırıl pırıl hanım kızlarımızın bu zeminde ayaklarının kaydığını, toparlanmaya çalışanlara yeni yeni çelmelerin atıldığını anlatacak mıyız? Memnu aşkları, meşru aşk gibi gösteren ahlak yoksunu medyadan, kızlarımızı tuzağa düşürmek için her tarafa ağ ören mafyadan, “daha dikkat çekici giyinmelisin”  vesvesesini fısıldayan modadan evlatlarımızı koruyacak mıyız?

       Evet değerli okurlar, öncelikle biz anne babalara, sonrasında değerli öğretmenlerimize ciddi sorumluluklar düşmekte. Gençlerimizi ihmal edersek, telafisi çok zor yaralar açılır. Bu sebeple onlara ahlaki eğitimi çok iyi bir biçimde vermeliyiz. Ve bunu yaparken, bizi bizden iyi bilen, iyiliğimizi bizden daha fazla isteyen Rabbimizin bize neleri işaret ettiğini iyi bileceğiz ve evlatlarımıza aktaracağız. Evet Rabbimiz uyarıyor, işaret ediyor, nikahsız beraberliklerin, bakışmaların, oynaşmaların, zinaya yaklaşmak olduğunu İsra Suresi 32. Ayette; “Sakın zinaya yaklaşmayın, çünkü o arsızca bir hayasızlık ve çirkin bir yoldur” buyurarak iyiliğimiz için sınır koyuyor. İşte Rabbimizin bu ve bunun gibi mesajlarını iyi anlamak ve iyi anlatmak zorundayız. İnşallah gelecek nesillerimize miras olarak ahlaklı bir toplum bırakabiliriz.
Saygılarımla, sağlıcakla.