“Fırat Kalkanı I” yazımda operasyon haberini aldığım andan itibaren geçen 24 saatteki düşüncelerimi yazıya geçirmiştim. Operasyonun hedefine ulaşması kadar bizim için operasyon esnasında Tanklarımız vurdukça kimlerden ses çıkaracağı önemli. Gelen “yapmayın” seslerini yakından uzağa doğru takip ederek ihanetin dallarından, gövdesine, gövdesinden ise kökünü bulur ve kökünü kurutabiliriz. Tabi Türk Devleti ve Türk Milleti, İnsanlık tarihi kadar eski mazisinde hemen hemen tüm Dünya milletleri ile milli menfaatlerİ doğrultusunda çarpıştığı ve çarpışmalar neticesinde bileğinin bükülemeyeceğini defalarca ispat ettiği için takip edeceğimiz sesler bize Dünya turu attıracak kadar gezdirebilir.Terörün dili, dini, rengi ve milliyeti olmadığını tekrar gösterebilir. Ama inanıyoruz;
Mazlumların kurtuluşu,
İnsanlığın huzuru için…
Cihan mülkün mülk Türk’ün olsun
Tanrı Türk’ü korusun...
Operasyonun yankısını nasıl olacak, ne gibi getirileri olacak bunları görmeye çalışalım.
FETÖ : Fetullahçı terör örgütü ve onu maşa olarak kullanan Haçlı zihniyeti, 15 Temmuz kalkışması ile Türk Devletini ele geçirebileceğini, Türk Milletine boyun eğdirebileceğini zannetti. Oysa  ne yaparlarsa yapsınlar Türk Milletinin, Türk Devletinin ve Türk Ordusunun çökertilemeyeceğini görmüş oldular. Fırat Kalkanı Operasyonu ise  15 Temmuz Darbe kalkışmasından tamı tamına 40 gün sonra 24 ağustosta  gerçekleştirilmiştir. Fırat Kalkanı Operasyonu vesilesi ile de Türk Ordusunun hala harekât kabiliyeti olduğu tüm Dünya’ya gösterilmiş oldu. Darbecilerin Türk Milletinin iradesi karşısında hiçbir etkisi olmadığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Vatansever, Milliyetçi askerlerin hala var olduğu yine aynı şekilde Dünya’ya gösterilmiş oldu. Türk Milleti Namluları kendine dönen Tankın karşısında, Namluları düşmanın ensesinde olan Tankın arkasındadır.
DAEŞ: Bu teröristler tarihi insanlık tarihi kadar eski olan, Türk milletini tehdit etme zavallılığına düşmüşlerdi. Yine insanlık tarihi kadar eski olan Devlet teşkilatlanmamızı yaptıkları kanlı eylemlerle zafiyete düşürdüklerini zannetme gafletine kapılıyorlardı. O yüzden Fırat Kalkanı Operasyonu kapsamında Cerablus kentinin DAEŞ militanlarından temizlenmesi şart olmuştu. Çünkü sınır hattımız boyunca sızma yaptıkları hatta Ortadoğu’dan Dünya’ya açılan kapıları Cerablus’tu. Fakat kahpece yaptıkları saldırılarla kendilerini bölge’ye hakim zannediyorlar. Hatta hakim grubunda ötesinde hakim Devlet olarak görüyorlardı. Türkiye gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı Operasyonu ile DAEŞ’E “Ayağını denk al sınırımdan uzaklaş yoksa her an savaş uçuklarımı üstünde, Tanklarımı karşımda görebilirsin.” Demiş oldu. Tabi sadece bunu demekle yetinmedik. DAEŞ’i terör örgütü olarak gördüğümüzü ve bir terör örgütüyle sınır komşusu olmayacağımızı Dünya’ya ilan etmiş olduk.

PYD/YPG :
PKK’nın ne halt olduğunu biliyoruz. Peki bu 2013’ten beri adını duyduğumuz  PYD/YPG nedir? Önce buna bir açıklık getirmek istiyorum. PYD; Suriye’deki Bölücü Kürtlerin siyasi partisidir. YPG’ de sözde halk savunma birlikleridir. Türkçe meali ise Suriye’deki silahlı bölücülerdir. Suriye’deki nifaktır. Suriye’nin PKK’sıdır. YPG kendi kuruluş amacını tanımlarken, “Suriye Ordusu ile Özgür Suriye Ordusu arasında süren savaşın Kürt bölgelere girmesini ve komşu ülkelerin müdahalelerini engellemek” olduğu şeklinde tanımlar. YPG amacını düşündüğümde kafa karıştırıcı iki ana konuda takılıyorum. Birincisi; YPG’nin resmi olarak kuruluş açıklaması yaptığı dönem Suriye Ordusuyla ateşkes antlaşması imzalaması sonucu Suriye Ordusunun kürt bölgelerindeki resmi Devlet kurumlarını boşalttığı döneme denk gelmektedir. Yani YPG Suriye’nin Kuzeyini Mermi atmadan, çatışmaya girmeden ele geçirmiştir. Amacı kürt bölgelerini Suriye Ordusu ve Özgür Suriye Ordusu arasındaki savaştan korumak olan bir yapılanmaya Suriye merkezi yönetimi nasıl bir tek kurşun sıkmadan toprak teslim etmiştir? Sonucunda nasıl Kanton kurmalarına karşı çıkmamıştır. İkincisi; YPG’nin amacında belirttiği komşu ülkelerin müdahalelerini engellemek tabiri hangi ülke için kullanılmıştır. Sonuç itibari ile onların kürt bölgesi ilan ettikleri yer Suriye’nin Kuzeyidir. Suriye’nin Kuzey komşusu ise Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. O zaman YPG kuruluşundan beri Türkiye’ye düşman diyebiliriz. Peki Türkiye’nin müttefiki olduğunu vurgulayan diğer ülkeler neden YPG’ye karşı Türkiye’nin yanında yer almamaktadır? YPG’yi neden terör örgütü olarak ilan etmemektedirler. 
                                                                                 …
Gelelim ana konumuza Türkiye’nin Fırat Kalkanı Operasyonuna… Bana göre Fırat Kalkanı Operasyonu YPG’nin Fırat Nehrinin batısına geçmemesi ana temeli üzerine yapılmıştır. Çünkü Yukarıda belirtmeye çalıştığım gibi… Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, hangi ülkeye sorarsak soralım Stratejik ortağımız, müttefikimiz ama kimse bölgede hatta Dünya’da güçlü bir Türk Devleti, Milli refleksler veren Türk Milletini görmek istemiyor. Özellikle Fetullahçı Terör Örgütünün 15 Temmuz Darbe girişiminin hükümette bir soğuk duş etkisi yarattığını düşünüyorum. Yıllardır omuz omuza yürüdükleri müttefikleri ABD, Fetullahçılara destek vererek Darbe yaptırmaya kalkmıştı.  Soğuk duşun etkisinden çıkamayan hükümete ikinci darbe ise yine çok sevdikleri müttefikleri Amerika’dan gelmişti. Fetullahçı Terör örgütünün başını Türkiye’ye vermemekte ısrar ediyorlardı. 
Peki Türkiye’ye YPG Fırat’ın Batısına geçmeyecek sözünü kim vermişti? Tabi ki Amerika… O halde Türkiye bu iki darbenin üstüne acil karşı hamlede bulunmalıydı. İşte hükümeti tebrik edebileceğim tek konu Fırat Kalkanı operasyonu… Türkiye Bu operasyon ile Hem ABD’ye, hem YPG’ye, hem DAEŞ’e çok büyük bir darbe vurmuştur. 
Biz Türk Milliyetçileri olarak; Terör örgütleri veya Emperyalist Devletlerle değil, Türk Milletiyle, Türk Devleti için mücadele vereceğiz!

“NE AMERİKA, NE RUSYA, NE ÇİN, HER ŞEY TÜRKLÜK İÇİN !”