Öğretmenlerimiz, nasıl bir kutsî bir mesleğe sahip olduklarını bilselerdi işlerini titreyerek daha titizlikle yaparlardı. Neden mi? Evet Cenab-ı Allah ilk insan ve aynı zamanda ilk peygamber olan Hz. Âdem(A.S),yarattığında eşyanın isimlerini ilk olarak kendisi öğretmiştir. Sonra bütün peygamberleri milletlerine birer öğretmen olarak görevlendirmiştir.  Bütün peygamberler de bu silsileye devam etmiştir.

         Peygamberimiz (sav) sormuşlar? Siz bir mescide girseniz orada iki gurup insan olsa birisi Allah (cc) zikretse diğer gurupta ilmim öğreniyor olsa hangisine dahil olursunuz diye sormuşlar. Cevap çok ilginçtir, İlim öğrenen insanların yanı demiştir. Kendisi hem öğrenmiş hem de en güzel şekilde anlatmıştır. Hz. Peygamber (asm) de bir hadisinde kendi görevinin mahiyetini şöyle açıklamıştır: “ Allah (cc) beni bir muallim (öğretmen ) olarak göndermiş bulunuyor.”  Müjdeler olsun ki bizim işimiz Allah (cc) sevdikleri kullarının yaptığı bir iştir. O’nun için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum.

                 Nasıl bir öğretmenlik derseniz? Ben de şöyle derim. Öğretmenler fedakar olmalı. Himmet ve hamiyet sahibi olmalı. Hamiyet ile ilgili: ’’Bir adamın kıymeti himmeti nisbetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başı ile küçük bir millettir. Kimin himmeti nefsi ise o insan değildir’’

            Hz. Peygamber (asm) eğitimde kolaylaştırıcı metotlar takip etmeyi, sabrı ve tahammülü teşvik ve tavsiye etmiş; öfkeye ve şiddete yer verilmemesini istemiştir. Nitekim bir sözünde "Öğretin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın, öfkelendiğiniz zaman susun!" demiş ve "Öfkelendiğiniz zaman susun!"sözünü üç defa tekrar etmiştir.  Bir eğitici olarak onun hakkında sahâbede oluşan imaj son derece olumludur. Muaviye b. Hakem es-Sülemi adlı sahâbî, bu hususta şunları söylemiştir: "Ben Resûlüllah'tan daha güzel eğitim veren bir öğretmen görmedim. Beni ne azarladı, ne dövdü ve ne de hakaret etti."

        Şimdi himmet ve hamiyetle alakalı bir iki güzel misal verelim. Hz. Peygamber’in (sav) en yakın arkadaşı ve hicretteki yoldaşı Hz. Ebu Bekir(ra),peygamberden aldığı şefkat dersiyle şöyle dua eder.’’Ya Rab, beni cehennemine al ve vücudumu orada öyle büyüt, öyle büyüt ki, ehl-i imana yer kalmasın. Fedakarlık ama ne fedakarlık. Biz ne derece fedakarız?

        Bediüzzaman Hazretleri kendisini ziyarete gelenleri kabul etmez, ancak öğretmenleri kabul eder. Kendisini ziyarete gelen öğrencilere öğretmen olmalarını tavsiye eder. Öğretmenlik mesleğinin ehemmiyetiyle alakalı ‘‘Ben bu zamanın dindar öğretmenlerine eski zamanın velileri gözüyle bakıyorum.’’ demekle öğretmenlerin ne derece önemli bir vazifeleri olduğu mesajını verir.
          Gençleri dalâlete düşmekten kurtarıp, hidayet yolunda yürümelerini sağlamak için özellikle  öğretmenlere çok büyük vazife düşüyor. 

        Bediüzzaman çocuk terbiyesine de çok önem verir. Hatta bir sözünde: “ Eski zamanda dini eğitim anne babaya verilmişti, bu zamanda o vazife öğretmenlere verilmiş. Öğretmenin iyisi çok iyi, kötüsü de çok kötüdür. Çünkü masum çocuklar öğretmenlerine çok dikkat ederler, adeta mıknatıs gibi hocalarından ne görürlerse aynen çekerler. Öğretmenin iyisi minare başında, kötüsü kuyu dibindedir. Ortası yoktur.    
          Gençlerin imanlarını kuvvetlendiren, onlara güzel ahlâkı, vatan sevgisini, anne ve babaya itaati, büyüklere hürmet, küçüklere sevgi ve şefkat etmeyi öğreten öğretmenler elbette minarenin tepesindedirler. 
           Yüce Dinimiz İslam, eğitim ve öğretimin işini yüklenen öğretmenlerimize gereken önemi vermiştir. Öğretmenler yapmış oldukları iş karşılığında dünyada ve ahirette Allah’ın rahmetine ve insanların gönüllerine girmişlerdir. Öğretmenlik dünyada gıpta edilecek iki husustan biridir. Sevgili Peygamberimiz bunu şöyle dile getirmektedir.   "Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir: Allah'ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse; Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimseye.”

        Anne-babalar ve Öğrencilerimize de öğretmenlerimizin kadir ve kıymetini bilme ve anlama açısından âlimlerimizin şu veciz ifadelerini hatırlatmak istiyoruz. “ Öğretmen ile doktor, ikram ve saygı görmezlerse hastaya ve öğrenciye faydalı olamazlar. Doktora cefa edersen hastalığına sabretmelisin. Hocaya cefa edersen cahilliğine kanaat etmelisin.”

          Bu vesile ile ilim ve irfan neslinin öncüleri olan öğretmenlerimize minnet ve şükran duygularımı iletir ebediyete uğurladıklarımızı ise rahmet ve minnetle anıyorum. Öğretmenler Günün kutlu olsun canım öğretmenim…