Sütte oluşan fazlalığın giderilmesinin en etkin yönteminin tüketimi arttırmak oluğunun altını çizen Başkan Eskiyörük, şöyle devam etti:
 
"Ülkemizde süt tüketiminin yeterli olmaması ve üretimin her geçen gün artması ile fazlalık oluştu. Bu fazlalık krize yol açtı. Üretici, bırakın değerinde satmayı sütünü pazarlayamaz duruma düştü.
 
Üretici büyük mağduriyet yaşarken ortaya bir de fırsatçılar çıktı. Biz kooperatif olarak ortalama 1,15 TL’den alım yaparken Türkiye’nin bir çok yerinde süt fiyatları 80-90 kuruşlara düştü. Bu koşullarda üreticinin devamlılığını sağlamak mümkün değildir.  Seyirci kalınırsa 2008 yılında olduğu gibi yine süt ineklerimiz kesilecek, ardından yetmezlik oluşup tekrar ithalat yapmak zorunda kalacağız. Bu ithalatla üretici, tüketici ve milli ekonomi zarar görürken; birileri de büyük paralar kazanacak, şuan ithalat lobisi de pusuda bekliyor. Piyasalara acilen müdahale edilerek üreticinin, tüketicinin ve milli ekonominin kayıplar yaşamasını önlemeliyiz. 
 
Okul Sütü Uygulaması hem kısa hem de uzun vadede en doğru yöntemdir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ardından Devletin ülke çapında 2013 yılında başlattığı Okul Sütü Uygulaması önemli bir sosyal sorumluluk projesi olduğu kadar aynı zamanda tüketilen miktar sayesinde sütteki krizi önlemiştir. Ancak, sütteki üretim artışının devam etmesiyle Okul Sütü de sorunun çözümünde yetersiz kalmıştır.” 
 
Bir Üretici Temsilcisi olarak tüm belediye başkanlarına çağrıda bulunan Mahmut Eskiyörük, “Gelin üreticiyi kurtaralım. Sayın Aziz Kocaoğlu’nun Projesini siz de başlatın, hem yeterli beslenemeyen okul öncesi çocuklarımız dünyanın en faydalı besini olan sütü içerek sağlıklı büyüsün, Hem de süt fazlalığının eritilmesiyle krizi önleyelim. Üretici çaresizlikten ineklerini kestirmek zorunda kalmasın” şeklinde konuştu.
 
Süt krizini önlemenin diğer bir yönteminin de piyasalara Et ve Süt Kurumu vasıtasıyla müdahale edilmesi olduğunu hatırlatan Eskiyörük;
 
“Tarım Bakanımız Faruk Çelik’in sorunu çözmek için büyük gayret gösterdiğini görüyoruz. Sayın Bakanımızın, piyasadaki fazlalığın Et ve Süt Kurumu kanalıyla alımının yapılacağını açıklayarak üreticinin bugün içinde bulunduğu korkuyu gidermesini bekliyoruz.  
 
2008 yılındaki krize seyirci kalınmasının bedelini Türkiye ağır ödemiştir. Binlerce süt ineğimizin mecburi kesime gitmesinin ardından oluşan açığı kapatmak için 3 milyar dolarlık canlı hayvan ithalatı yapılmıştır. Bu zarar tüm Ülkenin zararıdır. Eğer o dönemde krizin başlamasıyla piyasadan bir miktar süt tozu çekilip Afrika gibi açlık çeken ülkelere yardım amaçlı gönderilseydi piyasa düzeni sağlanırdı. İthalat yapmak zorunda kalmayıp, ülkemiz hem karlı çıkardı hem de dünyanın takdirini kazanırdık. 
 
Bugün üretim fazlalığını oluşturan en önemli sebep sıfır faizli krediyle tarımla ilgisi olmayan şirketlerin çiftlikler kurmasının yarattığı sorunlardır” dedi. 
 
Geçen yıl temmuz ayından bu yana süt krizinin sinyalleri konusunda kamuoyunu bilgilendirdiğini ve ilgili makamlara çözüm önerileri sunduğunu hatırlatan Eskiyörük şunları söyledi:
 
Avrupa’da kişi başı süt tüketimi yıllık 100 litrenin üzerinde olmasına rağmen ülkemizde henüz 30 litreyi bulmadı. Yine Avrupa’da kişi başı et tüketimi 120 kg civarında seyrederken ülkemizde bu oran 46 kg civarındadır. Ekonomisinin temeli tarım ve hayvancılığa dayanan ülkemiz için bu veriler büyük eksikliktir” şeklinde konuştu.
 
ÇAĞRIYA İLK CEVAP BURDUR’DAN
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, geçtiğimiz hafta katıldığı televizyon programında süt krizinin çözümü için tüm Belediye Başkanlarına çağrıda bulunarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Süt Kuzusu Projesi'ni kendi bölgelerinde uygulamaya davet etmişti. 
 
Çağrının ardından Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz’in süt dağıtım projesi uygulayacaklarını duyurmasının sektör adına son derece önemli bir gelişme olduğuna değinen Başkan Eskiyörük şunları söyledi;
 
“Bu duyarlılığından dolayı Sayın Ercengiz’e tüm üreticiler adına teşekkür ediyorum. Ankara ve İstanbul gibi güçlü belediyeler varken ilk yanıtın kırsaldaki bir belediyemizden gelmesi çok anlamlıdır. Tüm Belediye Başkanlarımızdan da aynı duyarlılığı bekliyoruz. Çünkü belediye başkanlarının asli görevi kentinin gelişmesi ve kalkınması olduğuna göre süt krizine seyirci kalmayıp üreticisine sahip çıkması aynı zamanda kentine sahip çıkması anlamına gelmektedir. Biz Tire Süt Kooperatifi olarak projeyi kendi bölgesinde uygulamak isteyen belediyelere 9 yıllık tecrübemizle gereken desteği vermeye hazırız” dedi.
 
Piyasadan süt tozu çekilmesinin ya da süt dağıtım projelerinin yaşanan krizi önleyeceğini ancak ileride tekrar krizlerin yaşanmaması için kalıcı çözümün Kooperatifleşme olduğunu belirten Eskiyörük, “Tarımda yaşanan tüm yapısal sorunların çözümü kooperatifleşmedir. Ancak Kooperatifleşmeyle; üretim planlaması yaparak istikrarlı piyasa düzeni sağlayabiliriz.  Kooperatifleşme, Devletin öncelikli politikası olmalıdır. Böylelikle ithalat yapan değil, ihracat yapan bir Türkiye yaratabiliriz” dedi.

Editör: Haber Merkezi