Tire Süt Kooperatif Başkanı Mahmut Eskiyörük İzmir’in kalkınmasında kentin en güçlü yönlerinden birinin tarım olduğunu söyledi

 

 

Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, İzmir’in kalkınmasında kentin en güçlü yönlerinden birinin tarım olduğunu belirterek “Tarım önemlidir, potansiyelimizi doğru kullandığımız takdirde, İzmir’i tarımsal ihracat üssü haline getirebiliriz. Tarımı, panellerde, seminerlerde ve sempozyumlarda yeterince konuştuk ama artık uygulamaya geçilmeli” dedi. İzmir’in ürün yelpazesi, kalite ve üretim miktarı bakımından Türkiye’nin en zengin illerinden biri olduğuna değinen Eskiyörük, kentin son yıllarda süt alanında büyük bir ivme yakaladığını ve “Sütün Başkenti” konumuna geldiğini dile getirerek, “Güçlü yönlerimiz çok fazla. Üretici yılda 3 kez kaba yem üretebildiği için çok şanslı. Ayrıca sanayici de en kaliteli sütün merkezi İzmir olduğu için avantajlı durumda” diye konuştu.

 

 

“YAPISAL SORUNLAR”

Sektörün hızla gelişmesine rağmen çeşitli yapısal sorunlar yaşandığının altını çizen Eskiyörük, “Kayıt dışılık, plansızlık, fiyat istikrarsızlığı, pazarlama, maliyet yüksekliği, Gıda Güvenliği’nin yeterince sağlanamaması ve örgütlenme gibi sorunları giderdiğimiz takdirde İzmir, dünyanın bir numaralı ihracatçısı olabilir” şeklinde görüş bildirdi.  

 

 

“İZMİR SÜTTE SERBEST BÖLGE OLMAKTAN KURTULMALI”

İzmir dışından bazı sanayicilerin, süte talep olduğu dönemlerde üreticinin sütünü alıp, talep azaldığında bırakmasının sektörü zora soktuğunu kaydeden Eskiyörük, “Sütte serbest bölge olmaktan kurtulmalıyız. Üreticilerin, büyük maddi kayıplar yaşamasının yanı sıra sektör de bu uygulamadan ciddi zararlar görüyor. Sadece belirli dönemlerde İzmir dışından gelen bazı sanayicilerin yağ, yağsız kuru madde, bakteri ve somatik gibi kriterleri baz almayıp, sadece miktar üzerinden fiyatlandırma yapması süt kalitesini ve dolayısıyla da sektörü olumsuz etkilemektedir. Bu durum kalite değerlerine göre fiyatlandırma yapan kuruluşların laboratuar giderlerinden dolayı haksız rekabete neden olmaktadır. Serbest bölge algısı kooperatifçiliğin de gelişmesine engel olmaktadır. Diğer yandan yılın belirli dönemlerinde sütü alınmayan ve ortada bırakılan üreticiler, pazar güvencesi olmadığından tüccar tarafından nakit avans yöntemiyle borçlandırılarak düşük fiyat ve yem baskısı altında tutulmaktadır. Tüccarların, işletmenin kapısına bırakılan sütü direk alım yapması nedeniyle kayıt dışıklık önlenemeyip, Gıda Güvenliği sağlanamamaktadır. Tüm bu etkenler süt sektörüne büyük zarar vermektedir. Süt sektörüne üretici, sanayici ve ticaretin bütünlüğü ekseninde bakmalıyız. Bu nedenle üreticinin temel sorunları çözülmeden hedefe varılamayacağı anlaşılmalıdır”  dedi.

 

 

“TARIMA DAYALI SANAYİ TEŞVİK KAPSAMINA ALINSIN”

Diğer yandan organize sanayi bölgelerine verilen teşviklerin birinci, ikinci, üçüncü bölge gibi ayrımlar yerine sektörel bazda olması gerektiğine işaret eden Eskiyörük, İzmir’de tarıma dayalı sanayileşmenin teşvik kapsamına alınması gerektiğini hatırlattı. Tarım ve hayvancılığa büyük kaynak ayrıldığını belirten Eskiyörük, “Eğer bugün canlı hayvan ithalatı yapılıyorsa kaynakların doğru kullanılmadığının göstergesidir. Üretebildiği ürünü ithal etmek Türkiye’ye yakışmıyor” şeklinde konuştu.

 

 

“ÇÖZÜM KOOPERATİFLEŞME”

Tarımsal alanda gelişmiş ülkelerin bu tür yapısal sorunlarını kooperatifleşmeyle giderdiğini sözlerine ekleyen Başkan Eskiyörük sözlerini şöyle sürdürdü. “ Bölgede kooperatifleşmenin geliştirilmesi için süt toplama faaliyetinin kooperatifler tarafından yapılacağı sistem oluşturularak üreticiyi ve sanayiciyi kooperatiflere yönlendirecek teşvikler verilmelidir. Dünya bunu böyle yapıyor. İzmir’de üretilen sütün öncelikle İzmirli sanayici ve mandıraların ihtiyacını karşılayacağı ve ihtiyaç fazlası sütün il dışı sanayiciye pazarlanacağı mekanizma kurulmalıdır. Kooperatifleşmeyle hem sektör kazanacak, hem de üretici sömürüden kurtulacak.”

Editör: Haber Merkezi