Tire’de yaşayan ve ömrünün büyük bir kısmını eğitime adayan Emekli Öğretmen Melahat Yurtsever, 30 yılı aşkın eğitim hayatını HaberTire Gazetesi’ne anlattı. 24 Kasım Öğretmenler Günü için hazırlanan röportajda Gazeteci Ergün Çelik’in sorularını yanıtlayan Melahat Yurtsever, öğretmenlik mesleğine ilişkin birbirinden önemli mesajlar verdi.

Öğretmenlik mesleğine 1946 yılında Tire’nin Yeniçiftlik Köyü’nde başlayan Melahat Yurtsever, sırasıyla Muğla’nın Fethiye ve İzmir’in Kiraz İlçelerinde görev yaptı. 9 yıllık aranın ardından eş durumundan tekrar Tire’nin Yeniçiftlik Köyü’ne tayin olan Yurtsever, buradan da Tire Merkez’de bulunan İstiklal İlkokulu’na atandı.  Yurtsever, çok sevdiği öğretmenlik mesleğinden 1976 yılında emekliye ayrıldı.

İşte Gazeteci Ergün Çelik’in Emekli Öğretmen Melahat Yurtsever ile yaptığı o özel röportaj;

Öğretmenlik mesleğine ne zaman başladınız?

1945-1946 eğitim öğretim döneminde Konya Kız Öğretmen Okulu’ndan mezun oldum ve 1946 yılının 14 Eylül tarihinde göreve başladım. İl tayin yerim Tire’nin Yeniçftlik Köyüydü. Burada 4 yıl tek başıma öğretmenlik yaptım.

Sizce ‘Öğretmen’ demek ne demek?

Öğretmen demek anne demektir. Öğretmen demek baba demektir. Öğretmen demek sevgi ve saygıyı öğrencilere aktarmak demektir. Öğretmenlik mesleği çocukların eğitilmesi ve hayata hazırlanması noktasında son derece önemlidir. Öğretmen kelimesinin anlamını cümlelere sığdırmanın mümkünatı yoktur.

Meslek hayatınızda unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?

Fethiye’nin Sahilceylan Köyü’nde öğretmenlik yapıyordum. Orada bir öğrencim vardı. Adı Hasan’dı. Hasan, Sahilceylan Köyü’ndeki Eşen Çayı’ndan balık tutmuş. Tuttuğu balıkları bana getirdi ve dedi ki “Hocam size balık getirdim” Ben de “iyi yapmışsın oğlum. Teşekkür ederim ama ben bu balıkları nerde nasıl pişireceğim” dedim. O da başladı anlatmaya. “Hocam odunları ocağa koyacaksınız, ateşi yakıp tavayı ocağa koyacaksınız, tavanın içine yağını da koyunca balıkları temizleyip tavaya atacaksınız. Sonra balıkları kızartıp yiyeceğiz’ dedi. Sonra ben bu balıkları kimle yiyeceğim diye sordum. Hasan da “annemle birlikte ben geleceğiz hep birlikte yiyeceğiz” dedi.

Sonra çocuk geldi. Balığı kendisi kızarttı, sofrayı kendisi kurdu oturduk hep birlikte yedik. Bu anıyı ömrüm boyunca unutamam. O an o kadar mutlu, o kadar mesut olmuştum ki. Düşünün küçücük bir çocuk o küçük yaşına rağmen kendi kendine hayatını sürdürebilmeyi öğrenmiş. Bu durum çok hoşuma gitmişti. Bu anımı ve o öğrencimi hiçbir zaman unutamıyorum.

Öğretmenlere bir mesajınız var mı?

Öğretmenlerimizin hepsinin öğrencilere karşı sevgili ve saygılı olmasını istiyorum. Öğrencilerle her zaman iç içe olsunlar. Sadece öğrencilerle değil, öğrencilerin anne ve babalarıyla da iç içe olsunlar. En az ayda bir kere velilerle bir araya gelsinler. Öğretmenlerimiz bunları yaparlarsa hem meslek hayatlarında başarılı olurlar, hem de yetiştirdikleri öğrencilerin başarı seviyesi artar.  

Öğrencilere neler söylemek istersiniz?

Öğrencilerden her şeyden önce öğretmenlerine ve büyüklerine karşı saygılı olmalarını istiyorum. Derslerini çalışmalarını ve yükümlülüklerini bilmelerini istiyorum. Onlar bizim geleceğimiz. Sorumluluk bilinci içinde çalışırlarsa başaramayacakları hiçbir şey yoktur.

Editör: Haber Merkezi