Yazar “Sahabe Örnekliğinde İman ve Küfür Mücadelesi” konulu konferansta konuştu. Sözlerine Tiremizde insanların bilinçlenmesinde, bir araya getirilmesinde ve yardımlaşmasında böyle faaliyetleri olan bir derneğin kurulmasını memnuniyetle karşıladığını belirten, araştırmacı yazar KARABAŞOĞLU birlik, kardeşlik dua ve temennilerini sundu.
Daha sonra konuşmasına geçen yazar Hendek savaşını, Hz. Peygamberin (S.A.V) ve Ashabının 28 günlük kuşatma karşısında ki tutumu ve hendek savaşı sürecini anlattı. Bu sürecin çeşitli şekillerle ve vesilelerle de hala Müslümanlar üzerinde süregeldiğini söyledi.
Karabaşoğlu sözlerine şöyle devam etti. Hendek Savaşının bir adıda "Ahzab" (hizb) savaşıdır. Hendek savaşı bu adı, Kureyş müşrikleri ile birlikte, Yahudiler, Gatafanlar ve daha bir çok Arap kabilesi ve topluluklarının Medine üzerine yürümek için bir araya gelmiş olmalarından dolayı almıştır. Hatırlanacağı gibi, Resûl-i Ekrem Efendimiz, Yahudî kabilelerinden biri olan Benî Nadir`i Medine`den sürmüştü. Onlar da Kuzeye giderek Hayber, Şam ve Vadi`l-Kura gibi mühim yerlere yerleşmişlerdi.
Bunlar Medine`den kovulmuş olmanın acısını, gittikleri yerlerde Peygamberimiz ve İslâmiyet aleyhinde menfi propaganda ve tahriklerde bulunmak, civar halkını Müslümanlar aleyhine kışkırtmak suretiyle dindirmeye çalışıyorlardı. Benî Nadir Yahudilerinin kışkırtmaları, teşvikleri ve öncülük etmeleriyle meydana gelmesine sebep oldukları hâdiselerden biri de işte bu Hendek Muharebesidir.
Medine üzerine topluca yürüyüp, Hz. Resûlullah ve Müslümanların vücûdunu ortadan kaldırmak fikrini bu Yahudîler ortaya attılar. Zaten, Kureyş müşrikleri de böyle bir şeyi her zaman düşünüyor ve böyle bir teşebbüse her zaman hazır bulunuyorlardı. Zira, onlar Uhud Savaşından tam bir galibiyet sağlayamadıklarının ve İslâmî gelişmeyi durduramadıklarının, Müslümanların gittikçe çoğalmasına engel olamadıklarının ve Resûl-i Ekrem Efendimizin nüfuz sahasının genişlemesine mani olamadıklarının çok iyi farkında idi. Rahat hareket edebilmeleri için de, Medine`deki İslâm Devletinin nüfuzunu kırmak arzu ve emelini taşıyorlardı.
İşte böyle niyetlerle ortaya çıkan savaş az sayıda olmalarına rağmen Müslümanların bu toplanmış “hizbe” karşı azimlerinin kırılmadığını ve Allah’ın izniyle bu topluluğa karşı galip geldiklerini anlattı.
Bugün hala İslam coğrafyası üzerinde bu tür kuşatmaların devam ettiğini söyleyen Karabaşoğlu; Ahzab (hendek) Savaşı Fiziki bir kuşatma idi. Allah Rasülü ve Sahabeleri Akıllarının ve kalplerinin kuşatılmasına fırsat vermediklerinden dolayı bu savaşta galip gelmişlerdir. Eğer o gün kendi içlerinde böyle güçlü bir gruba karşı galip gelemeyeceklerine dair endişeleri olsaydı bu savaşta galip gelmeleri mümkün olmayacaktı dedi.
Tarih boyunca Müslümanlar üzerinde ve İslam coğrafyasında kuşatılmışlıkların, gerek haçlı seferleri, gerek Moğol istilası, gerekse de ekonomik sebeplerle süregeldiğini, ama Müslümanların yaşadığı ülkelerin içerisinde akıllarının ve kalplerinin kuşatılmasına izin vermeyen inananlar eliyle İslam’ın tekrar dirilişe geçtiğini ve Hakkın yeryüzünde devamlılığının sağlandığını söyledi.
Günümüzde de Müslümanları her yönden kuşatıldığını ve bu kuşatmaların süreceğini, önemli olan Müslümanların akıllarının ve kalplerinin kuşatılmasına müsaade etmemeleri gerektiğini vurguladı. Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde akıllarının ve kalplerinin kuşatılmasına müsaade etmedikleri sürece yeryüzünde İslam’ın ve Hakkın hakim olacağına inandığını söyleyerek konuşmasını tamamladı.
Yaptığı konuşmadan dolayı araştırmacı yazar Metin KARABAŞOĞLU’na teşekkür eden HİKEM-DER Başkanı Hakan ALPAY; bu tür faaliyetler bilgi, paylaşım birlik ve beraberlik adına güzel izler bırakıyor dedi. Organizasyonların devamlılığı noktasında dinleyicilerden talepler olduğunu, bu talepler doğrultusunda “Diriliş ve Öze Dönüş” konferanslarının her ay yeni bir konuşmacının katılımıyla dernek bünyesinde devam etmesi için çalışacaklarını söyledi.
.jpg)
Editör: Haber Merkezi
