Eğitim-Öğretim yılı hep geçmiş ile kıyaslanarak başlanır. Geçen yıl başarırsanız yanmışsınız. Çünkü size gömlek giydirilmiş. Sizin gelecek yaşamınızdaki şekliniz bile ortaya konmuştur. Siz işe yaramaz, iş bilmez birisiniz. Hatta daha da ileriye gidilerek söylenen o adam olsun ben de şu bıyıkları kazıtırım gibi.

              Aslına bakarsanız hep söylenen şey aynıdır. Nedir o? Biz çocuğumuza bunu söyleyelim ama aslında o ders alsın kendisini düzeltsin. Aslında işin mantığı budur. Hiç kimse bu sözleri kendi üzerine alınmaz. Karşıya doğrudan doğruya söyler. Oysaki her hangi bir bayana siz çok pissiniz deseniz, sonra da ben bunu sizin daha temiz olmanız için söyledim deseniz, o bayanı daha temiz yapabilir misiniz? Ya da bir çocuğa dağınıksınız deseniz ama arkasından o çocuğun düzenli olmasını sağlayabilir misiniz?

                Bunların her biri insanın tanınmayışından söyleniyor. Oysaki Japon Bilim adamı su kristalleri üzerine yaptığı deneyde, kapların içine koyduğu suya güzel söz ve kötü söz söyleyerek özel ortamlarda yaptığı deneyde güzel söz söylenen su kristallerinin daha parlak ve güzel olduklarını ve kötü söz söylenenlerde ise su kristallerinin bozulduğu ortaya çıkmıştır. Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle buyurmuşlar: “Ya hayır söyle, ya sus”

                Buradan anlaşılan şu ki insanın üçte ikisi su. Bizim ağzımızdan çıkan kötü sözcükler bu insan üzerinde sizce nasıl bir tesir oluşturuyorlar hiç düşündünüz mü? Bence düşünmelisiniz. Çünkü o kötü sözcükler çocuğa sürekli negatif enerji olarak yüklenmekte ve sonuç olarak da o çocukların muazzam yeteneklerini ortadan kaldırıp, yepyeni işe yaramaz bir çocuğu karşınıza çıkarmaktadır. O zaman bir kere daha düşünün karşınızdaki kim?

                İnsanlar seyrettikleri, okudukları, konuştukları ve cansız resimlerde dahil olmak üzere her şeyden etkilenen bir varlıktır. Önünüze konan resim komikse gülümsersiniz, üzüntülü ise ağlarsınız hiç düşündünüz mü? İnsan cansız bir fotoğraftan nasıl etkilenir? Demek ki fotoğraf insanın içinde yeniden şekillenip diriliyor. Onu ya gülümsetiyor ya da ağlatıyor. Öyleyse ağızdan çıkan sözcükler kalbin aynalarıdır. Hz Ali (R.A.): “İnsan dilinin altındaki kadardır.”der. Çünkü İnsan kendisi ne ise karşısındakini öyle görmek ister.

                Burhan Özfatura’nın annesi emekli bir öğretmendir. Annesi çocuklarına kızdığı zaman şöyle seslenirmiş: “Başkan olasıca oğlum veya vali olasıca oğlum dermiş.” Zaman Bu anneyi yanıltmamış ve oğlu bir dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş diğer oğlu da Vali olmuş. Darısı tüm anne-babalar ve eğitimcilerin başına deyip insanları hep ümitlendirin. Onlara yapabileceklerine inandırın. Kendilerinin güçlü yanlarını gösterin. Pes etmemeyi öğretin. Onlara hayal kurdurun. Gelecekteki yaşamlarını hayal dünyalarında önce yaşatın. Sonrada onu yapabileceklerine inandırın. Edison binden fazla deney yaparak ampulü bulduğunu unutmayın. Cengizhan’ın bir karıncanın yetmişten fazla deneyerek üzerindeki yükü duvarın üstüne çıkardığını görünce, savaş medyalarından hiç kaçmayarak yenilmez bir komutana dönüşmesi. Köyde bir kömürcü olup bu milletin kaderini değiştiren Seyyid Onbaşıları unutmayın. Peygamberimiz (S.A.V.): “Bir elime ayı ve bir elime güneşi de verseniz bu davamdan vazgeçmem” dediği o inancı öyle vermeliyiz ki, Çocuklarımızı doğru bildikleri veya hedefledikleri hiçbir şeyden kimse engel olamasın.

                   Eğitim – Öğretim Yılı sevgili öğrencilerimize ve anne –babalarımıza hayırlı olsun. Bu güzel dileklerimle her şey gönlünüzce olsun.