Günümüz demokrasilerinin vazgeçilmez unsurları siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşu örgütlerdir. Sendikalar da birer sivil toplum kuruluşu örgütüdür. Nasıl ki siyasi partiler toplumun her kesimiyle ilgili proje geliştirip program ortaya koyuyorsa sendikaların da toplumun her kesimiyle ilgili projeleri programları olmalıdır. Sadece kendi kesimiyle ilgili program geliştirip projesahibi olmak bencilliktir. Sendikalar sadece kendi kesiminin mutluluğunu isteyerek toplumun diğer kesimlerinin mutsuzluğunu görmekten gelirse bunun adı sarı sendikacılık olur. Toplumdaki tüm bireyler mutlu olsun ki sendikaların hitap ettiği kesimlerin tam anlamıyla mutluluğu gerçekleşsin. Onun için birileri çıkıp sendikalar kendi işlerine baksın deme lüksüne sahip değildir. Sendikacılar olarak bizler toplumun topyekûn mutluluğunu istiyoruz ve toplumun her kesimindeki adaletsizlik, mağduriyet ve kötü gidişatla mücadele tamamıyla bizim görev tanımımızın içerisindedir.

Bu gün ülkemizde bundan tam 2100 yıl önce Roma döneminde birkaç kez uygulanarak sağlıklı olmadığından dolayı vazgeçilen torba yasalar geçirilerek toplumun bir kısmı mutlu edilirken bir kısmının elinden hakları alınır duruma gelmiş ve bu da sonuçta toplumdaki bireyleri nerdeyse karşı karşıya getirmiştir. Dünya 2011 yılını yaşarken bizi yönettiğini söyleyenler bu gün Milattan Önce 98 yılında  uygulamasından vazgeçilen bir çağ dışı uygulamayı Türk Milletine dayatmıştır. Yapılan değişikliklerle liyakate dayanmayan yandaş atamaların önü açılırken bu atamalardan dolayı mağdur edilecek çalışanların mahkeme yolları kapatılmıştır. Demokratik bir ülkede hukuksal olarak insanların hak aramalarının önü neden kapatılır biliyor musunuz? Yapılan uygulamaların hukuksuzluk içermesinden dolayı hukuk yolu kapatılır. İnsanlar hukuksal olarak haklarını arayamadıkları yerde bireysel olarak haklarını aramaya başlar ki Allah korusun  bu toplumları her zaman kaosa sürüklemiştir.

Bu gün milletin vergileriyle çarkı dönen devlet dairelerinin başına öyle kimseler yerleştirilmiş ki İnsanımıza sendikasına göre muamele ediyor, yetmiyor meşrebine göre muamele ediyor, yetmiyor siyasi görüşüne göre muamele ediyor. Biliyor musunuz bunlar kalkıp birde buranın amiri benim burayı ben yönetirim diyor. Yani burada istediğimi asar istediğimi keserim havası, Arkadaşlar burası dağ başı değil ve kimseye hukuksuz hiçbir şey yaptırmayız, Eşkıya da dünyaya hakim olamaz. Çünkü bizler Atamızın Bursa Söyleviyle büyüdük.

İnsanımız şunu hiçbir zaman göz ardı etmesin. Biz sendikacıyız ama sarısından değil. Bizler her türlü hukuksuzluğun karşısında direniriz ama hukuktan uzak değil. Eğer sendikaysak hiçbir kuruluşu bir kimsenin dudağının arasından çıkacak iki kelimeyle yönettirmeyiz, hiçbir çalışanı ezdirmeyiz, biz varsak yönetilecek kurum vardır bilinciyle yönetime katkı sağlarız. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve hukuk devletinin gerekliliği de budur. Toplumun her kesiminin derdi toplumun topyekûn derdidir bilinciyle hareket ettik ve böyle hareket etmeye devam edeceğiz.

Hırsızı, üç kağıtçıyı, yalancıyı, dolandırıcıyı korumadık, korumayacağız da, koruyanlara da müsaade etmedik etmeyeceğiz, çünkü müsaade edersek çocuklarımızın yüzüne bakamayız. Toplumdaki yaraları bir tarafa atıp bana ne dersek toplum içine çıkacak yüzümüz olmaz.

Türk Milleti Tarih boyunca diz çökmemiştir, zalime boyun eğmemiştir, zulme eyvallah etmemiştir. Bizlerde bu milletin çocuklarıysak diz çökülmeyecektir.

 

Mensubu olmaktan sonsuz gurur duyduğum Türk Milletine saygıyla selamlıyorum.