Okullarımız açıldı. Çocuklarımız büyük bir neşe ile okula başladı. Bu çok güzel duyguların devamını sağlamak ise gün geçtikçe zorlaşıyor. Çocuklarımız belli bir süre sonra isteksizlikleri artıyor. Sonunda istenilen performansı maalesef göstermiyorlar.

         Peki, neden bu sonuçları defalarca yaşamak zorundular?  İşte bu can alıcı sorunun cevabı ise şu;

Çocuk ve veliler için değişen bir şey yok. Sadece yeni bir yıl başladı o kadar. Çünkü bu yıl onun dünyasında hiçbir ilerleme yok. Çünkü kendisi geçmiş ile kayıtlı.

        Ne kadar büyük hedefler koyarsa koysun hiçbir zaman o hedefe ulaşamaz.  Geçmişin izlerinden kurtulamadığı için sürekli geçmişin bataklığında batıp çıkamayacaktır.

Parantez içine sonsuz sayma sayılarını yazıp parantezi sıfır ile çarpınca parantezin içindeki sonsuz sayma sayısının hiçbir değeri yok. Sonuç koskocaman sıfırdır. Her şeyi değiştiren ne oldu? Sıfır. Tıpkı bunun gibi bizim de hedeflerimiz geçmişin başarısızlıkla dolu, geçmiş karanlığında kaybolup gidiyor.

          Peki, ne yapmamız gerekiyor? Bütün olumsuzlukları, olumlu duygularla değiştirmemiz gerekiyor. Olumsuz olanlar olumluya dönünce senin bilinçaltındaki olumsuz olan kara deliklerden kurtuluyorsun. Özgürleşiyorsun. Eğer bunları yapamazsan yaşamın cehenneme dönüp aynı döngüler içinde dönüp durursun.

          Yıllar önce çekilen MATRİX filmindeki Neon’un durumunu bir hatırla. Neon sahip olduğu o büyük potansiyeli fark edene kadar geçirdiği durumları bir düşün. Belki bir film deyip geçebilirsin. Unutma bu hayatta bir film ve bunun başrol oyuncusu Neon gibi sensin. İster sıradan kalırsın. İstersen gerçeğin içine girer gerçek gücünü yakalaya bilirsin. Allah cc. bu sınırsız gücü bize bağışlamış. Peki, bu dünyadan bu güçten habersiz olarak mı gidelim?

          İster kendi filminin kahramanı olur, hayallerinin doruklarını yaşar mutlu bir hayat sürersin. İnsanlığa büyük hizmet eder. Yunan filozofunun anlattığı öykü gibi, öldüğün zaman bütün insanlar arkandan ağlar sen ise mutluluktan gülümsersin. İstersen kabuslar için de yaşayıp, öldüğünde kimsenin bile haberi olamadan hayatını bitirirsin.

        Öyle insanlar var ki, hayatta iken ölmüşler. Sadece kendileri için yaşar kimse umurunda değildir. Bunlar yaşayan zavallılılardır. Yaşarken bile hatırlanmazlar. Kimse için bir değeri yoktur. İşte yaşarken ölmek bu olsa gerek.

         Çünkü insan her anında yenilenen bir varlıktır. İnsan statik bir yapıya asla dayanamaz. Bu sefer vücudun da hastalıklar meydana gelir. Ruhsal bozukluğa kadar gider.

          Onun için inancımız da Rabbimiz kuluna her an başka bir kapı açar. Kulun yapması gereken tek şey bu açılan kapıları fark etmeleridir. Bu kapılardan içeri girip değişlimi kabul etmelidir. Demek ki, insanın yapacağı tek şey değişimi kabul etmektir.

           Peki değişimi ne kadar istiyoruz? Değişmekten, değişimden korkuyoruz. Korktuğumuz için de başkalarını suçlamak daha kolay. Ne yapayım böyle bir anne-babadan gelmişim. “Ne yapayım kader böyleymiş” diyerek avunmak daha kolayımıza geliyor. Ben diyorum, bir kişi çıksın şunu istedim de yapamadım derse aklına şaşarım. Çünkü insanın hedef koyup da yapamadığı ne olabilir ki?

          İnanarak isteği ne varsa Allah cc. onu bir vesile onun eline ulaştırır. Her ağaçlarda ki meyveler geçmişten gelip ana boşaltırlar daha sonra da kaybolup giderler. Öyleyse insana ne olmuş ki ümitsizliğin içinde yokluğun için de kıvransın dursun?

        İnsan dirense de direnmese de, bilse de bilmese de her an değişmektedir. Öyleyse değişimin önünde durma. Her anı bir fırsat bil ve kendini değiştir. Fatih’ e hocası hedef olarak der ki: ”Konstantiniyye mutlaka fethedilecektir.” Bu hedef verilen kişi yedi yaşında bir çocuk ama geleceğin Fatih’i olan zattı. Sizler çocuklarınızı ne kadar hedefleri belirleyip o hedeflerde yürütebilirseniz o kadar o çocuklar sizin hayallerinizin ötesine geçer.

          Anne Babalar unutmayın, çocukların en büyük silahı olan HAYAL silahını ellerinden almayın. Hayaller hedefe dönüşünce, dünyanın süper beyinleri karşınıza çıkacaktır. HAYAL öyle bir silahtır ki, yokluktaki veya gelecekteki vücutsuz vücutları bu ana taşıyan en güçlü silahtır.

         Çocuğunuz başarısız olduğunu düşünüyorsanız, önce onun en iyi yaptıklarına bakıp bu yaptığı işlere nasıl başladığını bir bilseniz bütün sorunları çözersiniz. Başarısız çocuk yoktur, HAYALLERİ çalınmış, UMUDU çalınmış çocuklar vardır. Maalesef de bu çocukları bu hale bizler getiriyoruz. İnsan beynin en büyük kusuru gerçek ile hayali algılayamaz. Yani kendinizi iyi hissedersiniz iyisinizdir. Bunun doğruluğuna bakmaz aynen kabul eder, “Ben kötüyüm” derseniz bunun doğruluğuna bakmaz seni kötü olduğunu kabullendirir.

           Doğru düşünüyorsanız kendinizi kötü hissedemezsiniz, kendinizi kötü hissediyorsanız o zaman doğru düşünmüyorsunuz demektir.

           Gelin güzel gören, güzel düşünen insanların sayısını artıralım ki, elimize güzellikler boyasını alıp bütün dünyaya ve gökyüzüne sürelim ki, her şey güzel olsun.