10 Nisan Perşembe akşamı Tire Belediye Kültür salonunda tiyatro var Hocam gelir misiniz? Dediler,ben de tabi ortamı çok tanımıyorum,sordum kim oynuyor bu oyunu? Kutsan Anadolu lisesi öğretmenleri dediler .O zaman tiyatroya gitme işi biraz daha farklılaştı,madem öğretmen arkadaşlarım bu kadar işin gücün arasında büyük bir özveri göstererek, zamanlarını harcayarak tiyatro sergilemişler en azından emeğe saygı olsun izleyeyim dedim ve gittim.

Giderken 9.sınıfta Bursa’da  Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosunda izlediğim  İbişin Rüyası oyunu canlandı hayalimde.Ne oyun ,ne sahne ,ne dekor ,ne izleyici…

Daha sonraları da çok oyun izledim hem tiyatro çalıştırırken hem de jüri üyesi olarak.Çok izleyici kitlesi gördüm değişik salonlarda ; ama Bursa’daki oyuncu ,sahne ,dekor,kostüm kalitesini  hiçbir yerde yakalayamadım .Belki de çocukluk yıllarının verdiği bir duygudur.

           Bu düşüncelerle salona girdim.Alt katın tamamen dolu olduğunu ,zamanında varmama rağmen, yer olmadığını gördüm.Üst kata çıktım ,orası da tıklım tıklımdı.Yer bulamayışım içimde bir burkuntu meydana getirmedi diyemem ama oyunun bu kadar rağbet görmesi  de hoşuma gitmedi değil hani .

Okulun öğrencileri öğretmenlerini izlemeye gelmişler ne kadar güzel!..Hele sahneye çıkan her yeni oyuncu onlar için yeni gördükleri bir tip.Okulda her gün gördükleri öğretmen değişik makyaj  ve kıyafetlerle  onların karşısında. Oyuncunun rolü iyi olsun kötü olsun ,oyuncuların söylediklerini anlasın anlamasın her zaman alkışlamaya hazır bir seyirci gurubu salonda.

 Oyun başladı.Başladı ama nasıl bir ortamda?Salonun her yerinden uğultular geliyor.Ne yalan söyleyeyim espiriden sonra oyuncunun yaptığı ve insanın esas beynini güldüren bir çok espiriyi kaçırdım.Biliyorum kahkahayla gülen ve alkışlayan o seyircilerin de birçoğu bu espirileri   kaçırdılar ve o andaki estetiği yakalayamadılar.

Şükür arkamda çekirdek çitleyen,portakal soyup kabuklarını sağa sola fırlatan izleyiciler yoktu;ancak ayaklarının ucuna basarak yürüyen,aman bu espirinin arkasından gelecek diğer oyuncunun daha güzel espirisini kaçırmayayım diyen bilinçli bir tiyatro izleyicisini de görmedim.Bu durum oyuncularımızın sorunu değil ama acaba espiriyi birazcık gürültünün sonuna sarkıtıp, bekleyip ondan sonra yapsalardı daha güzel olmaz mıydı diye düşünmeden de edemedim.

Oyuncuların bir ikisinin aşinalığı dışında hiçbirini tanımıyorum.Söylediklerimi  hoş görsünler.İtiraf edeyim evin kızı rolündeki öğretmen arkadaşım gerçekten işinin hakkını vermiş,çok başarılı buldum.Evin annesi ve kız babası rolleri kişilere cuk oturmuş ,rol paylaşımı güzel.Zaman zaman kızın annesi yöresel ağız kullanırken kaçırmalar yapsa da onu günlük dilde konuştuğu eğitim diline bağlıyorum.

Sahne dekoru mu dediniz?O hiç yok.Hele o kahve ortamı çırılçıplak,bütün oyun bir çekyat ve sandalyede geçiyor,lokal ışık kavramı gelişmemiş ,adeta sahnenin her yeri aydınlatılıyor.

Oyun içerik olarak toplumumuzdaki kadın sorununu işlese de çok dar bir kırsal alana yönelmiş .Başlık parasının o kadar abartılması Ege ağzıyla konuşan bir aileye çok oturmamış.Günümüzün teknolojisi sahnede ve oyuncularda hiç yer bulmamış.Herhalde bugün en uzak köylerimizde bile televizyon,cep telefonu,internet kullanımı yaygın.Bugünün kadın sorunları sanırım daha farklı .Bence oyun günceli yakalasaydı  oyundan elde edilen verim ve ilettiği mesaj daha etkili olurdu.

Tire’de tiyatro seyretmek… İzleyicilere bu duyguyu yaşatan arkadaşlarımıza teşekkür ederim.Tiyatro ve sahne oyunları  mutfağında yıllarca bulunmuş biri olarak oyunu hazırlamanın ve sahnelemenin  zorluğunu bilirim. Perde açıldığı halde sahneye çıkmayan oyuncuyu iterek sahneye çıkarmak,ne söyleyeceğini unutup kulise dönen oyuncuyu kulisten hiddetle tekrar seyircinin önüne yollamak,bir türlü ayarlanamayan  ışıkla oyuncunun uyumunu oluşturmak gibi arka planda nice sıkıntılar çekildiği malumumdur.

Bu çorbada tuzum  olmadığı  halde niçin eleştiriyorsun sorusuna cevabım hazır:

Sanatçılar eleştirilmekten hoşlanırlar!..