Ercan ÇELİK

İncir ve zeytin üretimi olumsuz yönde etkilenen Aydın’dan sonra jeotermal tehdidi Tire’nin başında. Tire’ye bağlı Başköy’de yapılması planlanan sondaj çalışması ile jeotermal kaynak aranacak. Bu çalışmanın olumsuz etkilerinin ise Başköy dahil olmak üzere Türkiye’nin en kaliteli incirinin yetiştiği Akmescit, Musalar, Yemişler, Ortaköy, Armutlu gibi civar köylerde de görülmesi bekleniyor.

Enerji şirketinin ÇED başvurusu yapmasının ardından, Başköy ve civar köylerden konuya çok büyük tepki gelirken, köylüler jeotermale karşı direniş başlattılar. Bu direnişe CHP ve Ak Parti’den de destek gelirken, başta Tire Çevre Koruma ve Yeşillendirme Derneği olmak üzere, Aydın’da jeotermal ve jeotermalin doğaya olumsuz etkileri konusunda büyük bir mücadele içinde olan Aydın Çevre Platformu (AYÇEP), Germencik Çevre Derneği (GERÇED) gibi sivil toplum kuruluşlarında da köylülüre büyük destek var.

SİYASİLERDEN DESTEK GELDİ

Geçtiğimiz gün konuyla ilgili farkındalığı arttırmak adına Başköy’de bir toplantı daha düzenlendi. Bu toplantıya çevre köylerden de yüzlerce köylü ile birlikte Cumhuriyet Halk Parti İzmir Milletvekili Mahir Polat, Tire İlçe Başkanı Hakan Şenoyar, Tire Dağ Ürünleri Kooperatifi Başkanı Yücel Özen, Avukat Şehrazat Mercan, Aydın Çevre Platformu (AYÇEP) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vergili, Yönetim Kurulu Üyesi Gönül Hastaoğlu, Germencik Çevre Derneği (GERÇED) Başkanı Oral Erbay, Başkan Yardımcısı Mehmet Güngör katıldı.

Başköy ve civar köylerin bu haklı mücadelelerinde de her zaman yanlarında olduklarını dile getiren İzmir Milletvekili Mahir Polat, konuyu yakından incelediğini ve takip ettiğini belirtti.

“BİR DAVADA KADINLAR VARSA, O DAVA KAZANILIYOR”

Uzun yıllardır İzmir başta olmak üzere Ege bölgesinde pek çok çevre davasını üstlenen ve çok sayıda başarıya imza atan tanınmış avukat Şehrazat Mercan da Başköy’deki toplantıya katılanlar arasındaydı. Yaptığı konuşmada, bu gibi davalarda kadınların önemine vurgu yapan Mercan, “Her keşifte her toplantıda köyün kadınlarını yanımızda görmek istiyoruz. Bir mücadelede kadınlar varsa yenilmiyorsunuz. Kadınların olduğu en umutsuz davalarda biz sonuç aldık. Evde kocalarınızı rahat bırakmayın. Devamli bu işi takip edin. Bu köy çok güzel bir köy. Ben ege bölgesinde 20 yıldır binlerce köylüyle birçok davaya baktım. Eğer köylü üretici davanın sahibi en az benim kadar inanıyor ve çalışıyorsa sonuç alıyoruz. Karşımızdaki şirket ne kadar büyük olursa olsun, ne kadar hatırlı politikacıları, yandaşları olursa olsun işin sahibi işi sıkı tutarsa bu iş kazanılıyor.” Dedi.

“GERÇEK YURT SAVUNMASI BUDUR”

Gerçek yurt savunmasının, toprağını ve çocukların geleceğini savunmak olduğunu vurgulayan Şehrazat Mercan, “Gerçek yurt savunması budur. Çünkü ürettiğimiz ürüne, toprağımıza, yaşam alanlarımıza sahip çıkıyoruz. Benim 20 senedir uğraştığım davalar var. Bazen yorulduğumuz zamanlar oldu ama yeniden ayağa kalktık. Hak aramaktan vaz geçmeyin.” Dedi.

JEOTERMAL ÇALIŞMASINI  BÖYLE ORTAYA ÇIKARDILAR

Tire’deki jeotermal tehdidini nasıl ortaya çıkardıklarını anlatan Mercan, “Ben ege bölgesinde ÇED’lerle ilgili duyuruları takip ediyorum. Tire’yi görünce hemen Yücel Özen’i aradım. Tire İlçe Başkanı Hakan Şenoyar’a gönderdim. Bu 2 politikacıya teşekkür ediyorum. Sizlere bir araya getirdiler. İkisi de hemen bizim köylerimiz deyip davaya sahip çıktılar.

ŞEHRAZAT MERCAN YOL GÖSTERDİ

Köy halkına nasıl bir süreç izlemeleri gerektiğini aktaran Şehrazat Mercan, “Komite kurmamız lazım. Bu komite mutlaka periyodik olarak toplanmalı. Farkındalığı arttırmak için çeşitli toplantılar yapılmalı. Kapitalizm her yeri ister. Köyü versen hayır demez alırlar işletirler. Buraya girerken dikkatli olun sadece bir kuyuyla başlıyorlar. ÇED işlemi bu bir kuyu üzerinden başlatılıyor. Ama hiçbir işletme bu şekilde karlılığı sürdüremez. Buraya girmenin yolu bu. Öncelikle yapmamız gereken ÇED nedir? Nasıl Yürür? Biz bunu nasıl etkileyebiliriz? Bunları öğreneceğiz.” Dedi.

“ARANIZA ŞİRKET ELEMANLARI GİREBİLİR”

Önceki davalardan örneklerle, köylünün mücadelesine ajan karışma ihtimaline de dikkat çeken Mercan, “Çalışma grubunun olduğu bir whatsapp grubu kuracağız. O grubu çok genişletmeyin. Köyden, kendinizden tanıdığınız bildiğiniz insanlar olsun. Aranıza şirketin elemanları girmek isteyecektir. Daha önce bunları yaşadık.” Dedi.

“BİZ AYDIN’DA NEFES ALAMIYORUZ”

Aydın’da yaşayan ve Aydın Çevre Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Gönül Hastaoğlu da konuşma yaptı. Hastaoğlu, “Aydın’da jeotermalin zehirlediği köylerden biri olan İmamköy’de yaşıyorum. Biz gece nefes alamıyoruz. Vanalar normalde kapalı. Gece saat 11:00’de açıyorlar. Bu bazen gündüzleri de devam ediyor. Sadece toprağa çevreye ağaçlara değil doğrudan insanlara da çok zararı var. Çıkan buharın içerisinde, insanların kanser olmasına sebep olan radon gazı, hidrojen sülfür gazı gibi pekçok zararlı gazlar var. Bunlar salındığınıda buharlaşıp yukarı uçup gitmiyor. 41 gün havada asılı kalıyorlar. 41 günün sonunda toprağa ağaçların üzerine sokağa iniyorlar. Dolayısıyla yağan yağmurla bizim yeraltı sularımızı da kirletiyor. Çıkardıkları suyun kalan akışkanını reenjekte sistemiyle geri aynı seviyeye gönderilmesi gerekirken, bu işlemi tesislerin pek azı yapıyor. Hepsi yapıyoruz diyor ama yapmıyorlar. Bizim gözlemlerimiz bu şekilde. En yakın dereye dökerek, oradan menderese gidiyor. Duymuşsunuzdur Menderes’teki toplu balık ölümlerini.” Dedi.  

“BİR TANE YAPTIRIRSANIZ ARKASI GELİR”

Köylüleri uyaran Gönül Hastaoğlu, “Deprem ölçümüne geldik diyorlar. Bunlara sakın inanmayın. Hepsi jeotermal için geliyorlar. Eğer bir tane yaptırırsanız arkası gelir. Aydın’da biz işin bu kadar tehlikeli olduğunu anlayıncaya kadar bu firmalar epey yol almışlardı. Malesef biz şu anda nefes alamıyoruz. Mücadeleye siz baştan başlamışsınız. Başarılı olacağınıza inanıyoruz. Biz de sizleri destekliyoruz.” Dedi.

GÜNGÖR: “JEOTERMAL, İHTİYACIN YÜZDE 3’ÜNÜ ÜRETİYOR”

Germencik’te jeotermal konusunda büyük mücadele veren Germencik Çevre Derneği (GERÇED)’nin Başkan Yardımcısı Mehmet Güngör ise jeotermal enerjinin aslında toplam ihtiyacın çok azını karşıladığını vurguladı. Güngör, “Jeotermal elektrik enerjisi üretecek. Peki bu elektrik enerjisi Türkiye’deki tüketimin yüzde kaçı? Sadece yüzde 3. Hatlarda kaybolan elektrik yüzde 15. Jeotermal, şirket için 1 yatırıp bin aldığı, karlılığı yüksek bir iş. O yüzden onlar için sizin incir ve zeytininiz önemli değil. Ama sizin çocuklarınızın geleceği ne olacak?” dedi.

“KÖYÜNÜZE SAHİP ÇIKIN”

Germencik’te mücadelede biraz geç kaldıklarını sözlerine ekleyen Güngör, “Biz biraz ipin ucunu kaçırdık. Ama kaçırmadıklarımızı da yakaladık. Menderesin kenarına jeotermal kuyusu vurmak istiyorlar. Sulama kanallarının yanına kurulamaz diyor kanun. Davayı kazanıyoruz. Zeytinlik alanların 3 kilometre yakınına iz çıkaran, toz çıkaran, duman çıkaran tesis kurulamaz diyor kanun. Dava açıyoruz. Kazanıyoruz. Kaybettiğimiz dava yok. Neyimiz eksik. Cesaretimiz yok. Birlikteliğimiz yok. Kadınlar yok. Germencik yok oluyor. İncir gidiyor, çoluğun çocuğun geleceği gidiyor ama adam yerinden kalkmıyor.

Biz öncelikle akıllı olacağız. Anlatmak istediğim deli cesareti değil. Hukukla, bilimle mücadele edeceğiz. Hukuğu işlettiğimizde bunlar zaten buradan gidecekler. Korkmayın, birlikte olun. Biz her zaman destekçiniziz. Köyünüze sahip çıkın. Biz bu toprakları sadece atalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdan da ödünç aldı.” Dedi.

KÖYLÜ KADINLAR MEYDANI DOLDURDULAR

Toplantı boyunca özellikle Başköy ve civar köylerden gelen onlarca kadın köy meydanını doldurdular. Kadınlar ellerindeki pankartlarla slogan atarak, “Başköy’de zehir istemiyoruz” dediler ve adeta tüm Türkiye’ye, kapitalizmle mücadelenin örneğini gösterdiler.

Şimdi bölge köylerinin muhtarlarının da aralarında olduğu komite oluşturuldu ve köylüler dava açmaya hazırlanıyorlar.

Editör: Haber Merkezi