Siz hiç eşinize iltifat ettiniz mi?
Muhakkak etmişsinizdir.
Bir güzel söz..
Küçükte olsa bir hediye…
Bir gönül alma..
Hele ki fitnenin kol gezdiği şu zamanda eşlerin birbirlerinin gözlerinden dillerinden gönüllerinden muhabbet dilendiği şu asırda eşinizle muhabbetinizi doyasıya paylaştınız mı? Yaşınız kaç olursa olsun sevginizin gücünü ortaya çıkarabildiniz mi?..
Yoksa üstünümü kapadınız.
Kimi zaman yenik düştüğünüz gururunuza "önce o göstersin o söylesin sevgisini" mi dediniz, yada "seviyoruz işte yedirip içiriyoruz onun için çalışıyoruz daha ne yapalım" mı dediniz !..
Doğru, sizlerde haklısınız;
Zaten günün yorgunluğu. Dışarıda insanlarla uğraşmanın, dert dinlemenin verdiği stresin içinde birde akşam eşle mi uğraşacaksınız ?(erkek ya da bayan fark etmez) Yalnız kaçırdığımız bir nokta var ki o da zaten deforme olmuş sevgiler, muhabbetler birde eşlerin bu tür yaklaşımlarıyla iyice derbeder oluyor iyice yok oluyor..
Akşam evine büyük bir  heyecanla giden eşlerin yerini günün yorgunluğunu yaşatan insanlarla evdeki eşini eş değer tutan erkekler yada  kadınlar aldı. “Eşim için ne yapmalıyım?” yerine “acaba ağzı açılırsa benden ne isteyecek?” korkuları almış. Eşler birbirlerini yüceltmeliler. Birbirlerine hedeflerinde destek olmalılar. Boş şeylerle uğraşmak yerine birbirlerinin yaşam koçu olmalılar. Birbirlerinin sırrı birbirlerinin güveni olmalılar. Bir daha gelinmeyecek olan bu dünyada “sen! Ben!” değil “biz!” kavramına bağlanmalılar..
İltifatta, hediyeleşmede, ikramda, muhabbette eşler birbirlerine sınır koymamalılar. Ancak tartışmalarında küslüklerinde sınır olmalı ve o sınırı da asla aşmamalılar.
Eşler yarının eşlerini yetiştiriyorlar. Farkında değiliz belki ama çocuklarımızın yuvalarında uyumlu olmalarını istiyorsak uyumlu eşler olmalıyız. Çocuklarımızın önünde ro model bireyler olmanın güzel örneklerini sergilemeliyiz.
Her gün eve çiçekle gidilmesi acayibimize gider, ama asık bir suratla  gitmeyi normal karşılar olduk. Normallerimiz ve anormallerimiz o kadar yer değiştirdi ki bu yüzden aile kavramında kadının yerini erkek, erkeğin yerini kadın, ebeveynin yerini çocuklar, hepsinin kimliğini ise tv pc ve telefonlar aldı!...
Doğrular ve yanlışlar, haramlar ve helaller, büyükler ve küçükler yer değiştirdi farkında değiliz belki ama ciddi bir deformenin içerisindeyiz..
Bu alanda söylenecek çok söz var elbet gelin şimdilik küçük bir mecazla noktalayalım..
Evet, kıymetli okurlarım! Allah'ın kendilerine helal kıldığı eşler birbirlerinin kusurlarını görmezden gelip birbirlerinin "BULUNMAZ HİNT KUMAŞI" olmalıdırlar;
"Sen kimsin ki BULUNMAZ HİNT KUMAŞI MISIN" yerine
"SEN BENİM BULUNMAZ HİNT KUMAŞIMSIN" diyebilmeliler!..
Biri yıkar dağıtır parçalar, bir diğer cümle ise toparlar, onarır, gönül yapar, güldürür, tebessüm ettirir. İkisini söyleyen de dil ama çıktıktan sonraki etkisi ayrı. O yüzden gelin biz ikinciyi seçelim. Bir daha gelemeyeceğimiz bu üç günlük dünyada huzuru seçelim. Bir gün toprak olup gidecek şu bedenlerimize çokta güvenmeyelim. Çirkin gördüğünüz insanların sizden kat kat üstün olabileceği bir dünyanın daha olduğunu unutmayalım. Eşler birbirlerini sevmelidirler. Allah'ın helal kıldığı eşler birbirlerinin BULUNMAZ HİNT KUMAŞI olabilmelidirler ki; 
Kumaş örter, setr  eder, korur!..
İşte bu mecazı birde böyle kullanmak istedim.
Mademki söylenmiş bu söz. Neden içinden anlamlı güzel bir mana çıkmasın ?..
Hadi  öyleyse gelin eşlerinize "SEN BENİM BULUNMAZ HİNT KUMAŞIMSIN “deyin!..
Muhabbetle sevgi'yle kalın..