10 gün önce Türkiye, Suriye sınırında bir savaş uçağı düşürdü. Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan ilk açıklamada düşürülen uçağın "Rus uçağı" olduğu ifade edildi. Bu açıklama daha sonra "Rus uçağı tahmin edilen" olarak değiştirildi. Düşen uçakta bulunan pilotların paraşütle atladığı belirtildi. Ardından TV’lerde pilotlardan birinin düşerken vurulduğu, Türkmenlerin pilotun üzerine basarak verdikleri pozlar yer aldı. Rusya devlet başkanı Putin uçağın düşürülmesini "Sırtımızdan bıçaklandık. Bu olayın Rusya Türkiye ilişkileri üzerinde ciddi sonuçları olacak." diye yorumladı. Başbakan Davutoğlu "Sınırımızı kim ihlâl ederse ona karşı her türlü tedbiri almak hakkımız ve görevimizdir” dedi. Ardından saçma sapan bir açıklama geldi: Rusya uçağı olduğunu bilsek düşürmezdik. Özür kabahattan büyük. Rusya notası: “Türkiye özür dilesin.” Türkiye “Dilemeyiz.” Rusya Türkiye ile askeri ilişkilerini askıya aldı. Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, "Türkiye ile ortak ekonomik projelerin iptal edilebileceğini ve Türk şirketlerinin de Rusya ekonomik pazarındaki konumlarını kaybedebileceğini" belirtti. Gelişmeler böyle. Peki, bu konuda Türk Hükümeti haklı mı? Doğru mu yaptı? Bundan sonra neler olur?

Öncelikle şunu ifade edeyim, olaylar bu boyuta gelmemeliydi. Yani iktidar Atatürk’ün “Savaş zorunlu olmadıkça cinayettir.” “Yurtta Barış, Dünyada Barış.” sözlerine kulak verseydi, tüm bunlar yaşanmazdı. Biz bu iktidardan önce zaman zaman Yunanistan dışında(o da kısa süreli) komşularımızla sorun yaşadık mı? Hayır. Bizim Suriye’nin iç sorunları ile ne işimiz vardı? Suriye’ye karşı ayaklanan Özgür Suriye Ordusu’nun bizdeki PKK’dan farkı var mı? Bana göre yok. PKK’ya bir komşumuz destek verse tepkimiz olur mu? Şüphesiz evet. O zaman bizim Esad muhaliflerine yardım etmemiz doğru mu? Asla. Bizim komşularımızla aramız neden açıldı? Bunu sormak hakkımız. Şimdi İnönü’nün değeri daha çok anlaşıldı. Uyguladığı akıllı politika ile ülkeyi sınırlarımıza kadar gelen 2. Dünya Savaşı’nın dışında tutmayı başarmıştı. Ülke sıkıntı çekti ama onun deyimiyle ”Çocuklar babasız kalmadı.”

Gelelim bu gelişme sırasındaki saçmalıklara. İlki Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki: “Rusya’nın Suriye ile sınırı yok. Ne işi var Suriye’de?” Bunu daha önce de yazdım, komik oluyorsun diye. Geçen gün ikinci kez aynı şeyi söyledi. Peki “ABD’nin Irak ve Suriye, hatta Afganistan ile sınırı var mıydı?” “Onun ne işi var?” diye sormazlar mı adama. Bu resmen coğrafya bilmemektir, çuvallamaktır. Bir de “Rus uçağı olduğunu bilseydik düşürmezdik” ne demek? Debelendikçe çamura batılıyor.

Rus savaş uçağını vurma emrini bu kadar kısa sürede kim verdi? Önce beş dakikalık olay anında bu kadar hızlı, tek başına, ülkeyi savaşa sürükleyecek önemli bir karar verilmez. Milli Güvenlik Kurulu’nu toplarsın, karar verirsin. Karşında Suriye, Yunanistan yok. Dünya devlerinden biri koca Rusya var. Bu hareketinin doğuracağı sonuçları düşünmeden böyle bir karar veremezsin. ABD’ye güveniyoruz, dediysen anında cevabı aldın: “Bu Türkiye ile Rusya arasında. Bizi ilgilendirmez.” Ne yaptığını anladın ama iş işten geçti. Ayrıca Ege’de Yunan uçakları hava sahanı hiç ihlal etmiyor mu? Onların kaç uçağını düşürdün? Rusya ABD, İngiltere, Fransa hava sınırını ihlal etmiyor mu? Rus uçağı düşürüldü mü? İhlal edince uçaklarınla uyarır, taciz edersin, sınır dışına itersin. Barış zamanında uçak düşürmek hangi mantığa sığar? Ayrıca Ege Adalarımıza Yunanistan girdi? Onlara neden tepki vermediniz?

Angajman kurallarında düşen uçağın pilotunu havada vurmak var mı? Rus pilot paraşütle inerken vurulunca çoğu kişi ekran başında keyiflendi sanırım. O pilot bir bakıma esir sayılırdı. Esiri öldürmek doğru mu? 8 Ağustos 1964’te Kıbrıs’a 4’lü Filo Komutanı olarak gönderilen Cengiz Topel’in uçağı, uçuş esnasında vurularak düşürüldü. Topel, paraşütle atlamayı başardı. Ancak esir alındığı Rumlar tarafından şehit edildi. Buna tepki gösterip, diğerini alkışlamak iki yüzlülük olmaz mı? Rusya ile aramızın açılmasının yaratacağı sıkıntılar düşünülmedi. Libya olayından sonra Türk Şirketleri ülkeden çıkarılmış, Türk müteahhitlerin 4.5 milyar dolar tutan alacaklarının tahsili zora girmiş, şantiyelerde bulunan 7 milyar dolarlık iş makinesi ve araç parkı da çöl ikliminde çürümeye terkedilmişti. Şimdi aynısı Rusya’da uygulanacak.Dağın ardı görülemedi. Bizim Rusya’ya karşı ne silahımız var? Dış politika duygularla değil, gerçeklerle yapılır. Şimdi herkes diken üstünde. İlk akla gelen % 55 Rusya’dan sağladığımız doğal gaz kesilir mi? Anlayacağınız millet “Ülke savaşa girerse ne olur”u değil, doğal gazını düşünüyor.

Keşke özür dilenseydi. Ben Rusya’dan özür dilendiğini düşünüyorum. Putin’le görüşme talebinde niye bulunuldu? Herhalde posta koymak için değil. İsrail’e de “Van münit” diyerek güya posta konuldu, hava atıldı. Ardından İsrail ile bir sürü ekonomik antlaşmalar yapıldı.

Rusya IŞİD’e üstü kapalı Türkiye’nin destek verdiğini söylerken haksız mı? Yakalanan, hapiste olması gereken IŞİD üyeleri bakıyoruz, Suriye’de öldürülmüş. Eski AB Bakanı Volkan Bozkır ”Suriye’de muhalefetin oluşmasında çabamız var”, geçmişte birileri “IŞİD terör örgütü değil” der. Gaziantep’te IŞİD canlı bomba yelek imalathanesi kurar(buna nasıl izin verilir). Türkiye’de IŞİD Eğitim Kampları oluşturulur. Sınırdan ellerini kollarını sallayarak geçerler. Daha ne olsun? Açıkçası maceranın sonu düşünülmeden tehlikeli sulara yelken açıldı.

Musul’u alma masalını gelecek haftaya bırakalaım. Saygılarımla, hoşça kalın.