Tarihin en büyük hükümdarlarından Makedonya Kralı Büyük İskender, dönemin ünlü düşünürü Aristo’ya bir mektup yazar: ”Ele geçirdiğim topraklardaki insanları egemenliğim altında tutabilmek için neler yapmalıyım? Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim, hapse mi atayım, kılıçtan mı geçireyim?” der. Aristo: “Sürgünde toplanıp sana isyan ederler. Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar. Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar.” Ve

çözüm olarak şu nasihati verir: ”İnsanların arasına nifak tohumları ek, birbirleriyle savaşınca hakem olarak kendini kabul ettir, ama anlaşmaya giden tüm yolları tıka.

Bugüne dek bu politika ile amaçlarına ulaştılar. Her zorluğun altından halkın temiz din duygularını kullanarak kolayca kalktılar. Ancak işler yavaş yavaş kontrolden çıktı. Toplum bazı şeylerin farkına vardı ve bir ders verdi. Önce afalladılar, ancak karşı hamle gelmeyince yeniden bir şeyler yapma hamlesine geçtiler. Ne yapıp edip hükümet kurulmamalı idi. Başkan olma arzusu ile yanıp tutuşan beyefendi seçim öncesi alanlara çıkıp 400 vekil istedi(Metiner’e göre 400 vekili AKP için istememiş. Erdoğan TV’de onu izleyince sanırım çok gülmüştür.) Baktı olmuyor, anayasayı değiştirmek için 367’ye düştü. Görüldü ki o da olmayacak, “Bari 276 olsun” dedi. Ama o da olmadı.

Nasıl bir çözüm bulabilirim diye düşündü. Buldu kendine göre. Rize’de "Erken seçim isteriz. Sizi başkan yapıcaz" diye tezahürat yapılınca "Siz ne derseniz o olur" deyip aşka geldi. Bombayı patlattı: “İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Oysa bilmiyor, Rizelilerin değil, egemenliği elinde bulunduran milletimin dediği olduğunu. Aslında Erdoğan'ın bu sözleri TCK’nin 309. maddesinde tanımlanan Anayasa'yı ihlal suçudur. Anayasa'yı açıkça ihlal eden Erdoğan, hiçbir dokunulmazlık gerekçe gösterilmeksizin yargılanmalıdır. Anayasa Mahkemesi ne iş yapar? Her gün şehit verilmiş umurunda değil. Seçime karar veriyor(anayasa ona o yetkiyi vermiş, iyi de 1. parti hükümeti kuramadı ise muhalefet liderine başbakanlık görevini ver, demiyor mu?), seçim gününü belirliyor, ülkeyi kafasına göre yönetiyor. Varsa yoksa başkanlık. Meclis, hükümet, anayasa hepsi hava. Kendi babayasası geçerli. Ancak halk uyandı. İnternetteki yorumlardan biri: “7 Haziranda AKP’ye oy veren biri olarak büyük pişmanlık içindeyim. Ülkeyi iktidar hırsı ile ne hale getirdiniz. Çevremde kimse bu seçimde AKP ye oy vermeyecek.”

Yıl 1924, TBMM’de Anayasa hazırlanmakta. Dönemin mebuslarının birçoğu Cumhurbaşkanını halkın seçmesi gerektiğini belirtiyor. Mustafa Kemal söz alarak şu tarihi sözleri sarf ediyor; “Efendiler! Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sakıncalıdır. Mebusların seçmesi en doğrusudur. Yarın birisi çıkıp “Beni halk seçti” diyerek krallığını ya da diktatörlüğünü ilan ederse demokrasi tehlikeye girer. Tarihte örnekleri çoktur!” İşte ileri görüşlülük. Daha o günden bugünleri görmüş.

Ne yaparsan yap, istesen de istemesen de yargılanacaksın.“ Sarayında topladığın “Maraş dondurmacısı gibi başında fesle dolaşan”(Y. Özdil) Atatürk düşmanı tarihçiler seni kurtaramayacak. Sözün özü ben dedim olur demekle ol-ma-ya-cak.

ÇÖZ-ÜL-ÜM GERÇEĞİ

PKK 35 yıldır var. 1984-2000 arası çok şehit verdik. Terörün bitirildiği denilen sonraki 3 yılda 56 şehidimiz vardı. Çözüm sürecinin mimarı AKP döneminde 2003-2008 arası 6 yılda 639 personelimiz, bir o kadar sivil vatandaş şehit düştü. Çöz-ül-üm sürecinin 2009-2012 döneminde 465 evladımızı kaybettik. Nasıl açılım, çözüm ise? 2015 genel seçimine kadar karşılıklı ateşkes ile terör durur gibi oldu. Ancak bu dönemde PKK durmadı. Bir kadın teröristin açıklaması bu sürecin nasıl PKK tarafından kullanıldığını gözler önüne seriyor. “Devletin barış görüşmelerini bırakacağını biliyorduk. Bu nedenle geçen sürede büyüdük ve organize olduk” O dönemde "Çözüm Sürecinin karşısında kim durursa vatan hainidir" diyen kimdi? Şimdi aynı kişiler utanmadan “PKK'ya operasyonda geç bile kalındı” diyorlar. Ya şimdi Başbakanlık başdanışmanı Yiğit Bulut’un dedikleri: “Kürdistan kurulursa Türkiye genişler.”miş.  Doğuda özerklik ilanları başladı. Hakkâri’de yakında çatışma çıkacak diyen PKK mahalleleri boşaltıyor. Devletin polisi, jandarması oraya giremiyor. Ondan sonra da CHP HDP’ye yanaşmış, ayıp. Yahu kaç yıldır bırak HDP’yi, PKK ile kol kola olan AKP’ye niye hesap sorulmuyor?

SON SÖZ: TİYATRO OYNAYIP DALGA GEÇTİLER

Tam 2 ay boyunca tiyatro oynayıp dalga geçtiler. Senaryo yazarı Erdoğan, oynayanlar hükümet. CHP bu oyuna düşmemeliydi. Böyle yapacakları belliydi. MHP eleştirilse de “Kuran’a el basın” demesi doğruydu. 2 günde 4 maddeleri kabul edilmeyince işi bitirdiler. CHP burada biraz da iyi niyetinin kurbanı oldu. Ancak “14 maddeyi kabul etmiyorsanız biz yokuz” deyip MHP gibi 4-5 günde işi bitirselerdi acaba Erdoğan Kılıçtaroğlu’na görevi vermez miydi? 35 gün nasıl bekletecekti? Seçim isteyenler şimdi de oylarının düştüğünü görünce seçimi ertelemenin peşindeler. Ancak öyle veya böyle halkın tokadını bugün olmazsa yarın mutlaka yiyecekler. Kendi düşen ağlamaz. Hazırladıkları tuzağa kendileri düştü. Bundan kaçış yok. Saygılarımla, hoşça kalın.