Öyle bir ramazan ayı geçirdik ki bu sene, ne ramazanın heyecanını, mutluluğunu yaşayabildik ne de gelen bayrama sevinebiliyoruz. Yüreğimiz yangın yeri. Kardeşlerimizin üzüntüsünü, sıkıntısını dert edindik kendimize. Dünyanın birçok yerinde Müslümanlar zulüm görüyorken, birde Gazze katliamı oturdu yüreğimize. Çok üzüldük, bir başka sarıldık duaya. Gazze de ufacık yavrular katledilirken, müslüman kardeşlerimizin üzerine fosfor bombaları yağarken nasıl görmezden gelebilir, nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdik ki. “Zulme rıza zulümdür” diyen peygamberimizin ümmeti olmanın hakkını vermeliydik. Zaman Hz. İbrahim’in ateşine bir damla su taşıyan karınca misali safını belli etme zamanı idi. Hz. Ali’nin sözleri geldi hatırımıza “Bir zulmü engelleyemiyorsanız, onu herkese duyurun…”


     Bizler de tam olarak bunu yaptık, yapıyoruz. Terör devleti Siyonist İsrail’in çocukları acımasızca nasıl katlettiğini, Filistinli kardeşlerimizin kanlarını nasıl akıttıklarını tüm Dünya’ya duyurmaya çalışıyoruz. Bir avuç Filistinliden kurtulmak isteyen katil İsrail’e, koca bir ümmetin nasıl Filistinli olduğunu öğretiyor ve bununla gurur duyuyoruz. Aslında sadece Türkiye değil tüm dünya da insanlar Gazze için sokaklarda. Vicdan sahibi herkes muhakkak ki savaş filmi seyreder gibi izlemiyor Gazze katliamını. Dünya da insanlar tepki gösterse de Müslüman ve Müslüman olmayan liderlere baktığımızda en büyük tepkiyi ülkemizin koyduğunu belirtmek isterim. Zaten yıllar önce ki “one minute” çıkışıyla Başbakanımız İsrail liderine “siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz, plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü  iyi biliriz” diyerek zulme tepkisini tüm dünyanın gözü önünde koymuştu. Başka ülkelere baktığımızda durum farklı. Zulümden yana olduklarını ortaya koyanlar, maalesef ki bizi bir kat daha üzmüştür. Bu liderler  korkularından gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkıyor. Bazıları ise açıkça safını katil İsrail’den yana tutuyor. Ve ümmetin dudaklarından Ali İmran suresinin 173. Ayetinde geçen şu söz akıyor “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir…”


      Peki  bu zulme sesiz kalan müslümanları! nereye koyacağız. İlk başta Mısır. Evet hani şu demokratik seçimle başa gelen lideri, darbe ile devirip hapse attıktan sonra ona destek olanları asmak suretiyle zulüm yapan Mısır... Filistin’e komşu olan Mısır, Filistinlilerin tek kurtuluş kapıları olan Refah sınır kapısını kapatarak hiçbir geçişe izin vermiyor. Şöyle bir düşünün. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi Gazze. Bir taraftan İsrail saldırıyor, arkanız deniz, çocuklarınız ölüyor, istiyorsunuz ki kardeşiniz gelip sizi oradan kurtarsın, elini uzatsın, gözyaşlarınızı silsin. Ama kardeşiniz gelmiyor, gelemiyor. Cansız bedenleri alıp siz kardeşinize gitmek istiyorsunuz ama kardeşiniz kapıyı suratınıza kapatıyor. İsrail ve ABD’nin emri ile kardeşiniz size kapıyı açmıyor. Evet belki Refah kapısından kuş bile uçurtmazsınız ama unutmamalısınız ki insanların yüreklerine ruhlarına hat çizemez, sınır koyamazsınız. Rabbim davasına sahip çıkan Müslümanların üzerindeki SİSİ elbet kaldıracaktır. Mısır içinde duamız budur.


 Müslüman ülkelerin mazlum insanların uğradığı zulme sesiz kaldıkları gün gibi ortada. Onlardan bir hayır yok anladık. Peki ya ülkemiz! Üç ağaç için sokakları ateşe veren özgürlük savaşçılarımız var bizim. Aaa, ama Gazze de çocuklar ölüyor değil mi? Ülkemizdeki gezi zekalılar ağaç, ot çöp işlerine bakıyorlardı. unutmuşum. Neyse onlardan da bir fayda gelmez. Bizim ABD den yönetilen, bilmem kaç  ülkede hizmet! eden cemaatimiz vardı. Belki o bir damla su serperdi yanan ateşe. Heyecanla bekledik yapılacak açıklamayı. Mavi Marmara saldırısında yapılan açıklamadan daha acı bir açıklama geldi. İsraile tek bir kelam serzeniş yok. Olamazdı da zaten. Rabbim o sevenleri de birlikte haşretsin ne diyelim. Peki şu bizim Tire’mizde, her fırsatta sokağa çıkıp ellerinde megafon ile bağıran duyarlı sendikacılarımız! nerede? İnsanlık ölüyor ya, bağırmak için bundan daha acı ne olabilir. Hadi çıkın şu Cumhuriyet Meydanına söz bende geleceğim. Ama burada da dert başka sanırım. 


     Evet dostlar uzun lafın kısası, kardeşlerimiz zulme uğrarken biz asla sessiz kalmayacağız. Onlarla ağlayacak ve inşallah onlarla güleceğiz. Bu ramazanı gözü yaşlı geçirmemize neden olan  Terörist İsrail’i ve onun içerde ve dışarıda işbirlikçilerini Rabbim Kahhar ismi şerifiyle kahretsin. Başta bu Cennet Vatan olmak üzere, Dünya’da davası uğruna şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, geride gözü yaşlı kalan yakınlarına sonsuz sabırlar diliyorum. Bizler asıl bayramımızı Filistin İsrail zulmünden tamamen kurtulduğunda ve Dünya’ da Müslümanlar huzura kavuştuğunda kutlayacağız. Rabbimden dileğim, alem_i islama bayramları bayram gibi yaşamayı  nasip etsin. Rabbim birliğimizi artırsın, evlerimize huzur versin. Bayramınız mübarek olsun. Selam ve dua ile…..