Doğuştan Fenerbahçeliydim..Babam Fenerbahçelisin dedi ve oldum.. Sarı lacivert renklerin tutkunu deli bir fanatik.. Hiç sormadım babama bu takım nerde? Stadyumu neresi? Sorgusuz sualsiz kendimi Fenerbahçe formalarının içinde okul bahçelerinde top oynarken buldum.. Orta okul lise yıllarında her maçını izlerdim takımımın.. Az değil yılların adı var.. Ne topçular gördüm.. Müjdatlı, Oğuzlu, Aykutlu,  Jayjayli kadroları hatırlıyorum.. Lise yıllarında ayyuka çıkmıştı fanatikliğim.. Hele ki Alex.. Bambaşka sevdirmişti hepimize Fenerbahçeyi.. Kadıköy’de ne zaman kazansak okulda Galatasaraylı arkadaşlarımı kızdırırdım.. E sonuç aynı geyik bilirsiniz.. “Yine yendik sizi”  “Bizim daha çok kupamız var”  ya da ”Uefa Kupası’nı al öyle gel”..  Sonra üniversiteye gittim.. Futbol bende bir aşktı.. 2 yıl bir kulüpte oynadım.. İki yılda hakemlik yaptım.. Futbol hep hayatımın içindeydi.. Öylesine keyif veriyordu ki.. Özellikle derbi maçlar başlayınca kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu.. Maçları izlememe rağmen maç  sonrası o stadyum programlarını, oradaki kavgaları atışmaları, yok efendim hakem hatalarını izleyeceğim  diye çoook gecelerin yarılarına kadar boş boş oturup okula kalkamadığım  oldu.. Sonra mezun oldum Ardahan Göle’ye atandım.. İşte ne olduysa o zaman olmaya başladı.. Niyetim herkesin yaptığı klişe geyikleri yapmak değil.. Neden yabancı oyuncu çok arkadaş diye serzenişte de bulunmayacağım.. Oynasın! Talisca da gelsin Nobre de Sneijder de.. Zaten yabancı futbolcu ithal ettiğimiz yetmiyormuş gibi son zamanlarda bir de Türk futbolcuları da gurbetten ithal moda haline geldi.. Bundan da yakınmıyorum.. Alt yapıdan neden futbolcu yetişmiyor kardeşim de demiyorum.. Neden Afrikadan atlet ithal ediyoruz bunu da önemsemiyorum.. Beni bunlar zerre kadar ilgilendirmiyor..Bundan daha büyük bir sorunumuz var bence.. O da  ülkemizde maalesef spor kültürü yerleşmiş değil.. Biz çocuklarımıza spor yaptıramıyoruz.. Spor yapmak için yetenekli olmaya gerek yok..  Öğrencilerin ve velilerin gözünde maalesef okullarımız matematik fenden ibaret.. Ve spor yapan çocuğun derslerinden geri kalacağı fikri hakim.. E okullar da  dersliklerden ibaret olunca en önemli noktayı atlıyoruz.. Herkes için spor, yaşam boyu spor!! Spor müsabakadan ibaret değil ki.. Bireyin hayatını beden ve ruh sağlığını olumlu yönde etkileyecek olan sporu geri plana koymamalıyız.. Şöyle örnek vereyim Almanya’da yüzme ilkokulda zorunlu ders.. ABD bu yıl lise müfredatına crossfit branşını ekledi.. Merak edenler internetten baksın.. Bu branş  şu an en ciks salonlarda aylığı 500 TL den satılmakta.. Ya düşünsenize adamın beli olmuş 110 cm, karaciğeri yağ bağlamış, pankreas insülini ayarlayamaz olmuş, merdiven çıkmaktan aciz takımının hiç bir maçını kaçırmayan “Sporu çok seven edilgen taraftar” falanca falanca.. Neymiş takımı şampiyon olmuş.. Peh!


Bakış Açımızı Değiştirelim
Özellikle çocuklara ve gençlere sporu müsabık olmaktan uzak, bireysel bir yaklaşım alanına çekmeliyiz ki yetenekli değilse bile, herhangi bir takımın bir parçası olamıyor olsa bile, onu yaşam boyu spor felsefesine inandırmalı ve üst düzey bir spor bilinciyle kucaklaştırmalıyız..Şimdi ne alakası var Fenerbahçeyle demeyin.. Üç beş tane elitin maddi kazanç uğruna insanları birbirine kırdırarak,  taraflar yaratarak, pazar  payları ve marka değerleri üzerinden ülke gençliğini doğrudan kucaklayan yatırımlar yapmaksızın, kendi aralarında oynadıkları müsabakalarda aldıkları galibiyetler, kazandıkları şampiyonluklar ve çok değerli kupaları  ilgimi çekmiyor artık.. Alsınlar başlarına çalsınlar.. Üzülüyorum Göleli Yağmur’a Soma’da Mehmet’e, hiç spor yapmayıp hiç bir derbiyi kaçırmayan hatta maç izlerken alkol alan, sigara içen sporsever taraftar 19 yaşındaki kah Tireli, kah Mardinli,  kah Balıkesirli Ömer’e.. Çocuklarımızın geleceğini kurtaralım.. Zamanlarını etkili bir şekilde planlamalarına yol gösterici olalım.. Onları maçları izleyen edilgen bir taraftar olmaktan kurtarıp;  yaşam boyu spor yapan etkin bir sporsever yapalım..