Son günlerde anayasal suç söylemi ön plana çıktı. Anayasal suç diye bir şey yok aslında. Sadece Türk Ceza Kanununda anayasayı ihlal olabilir. Anayasamızın 104. Maddesi ile Cumhurbaşkanına pek çok görev ve yetki verilmiş.  Ancak bu yetkiler içinde günlük politika yok. Yani cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. Bu bugüne kadar pek uygulanmadı. Abdullah Gül tarafsız mıydı? Asla. İktidarın noteri idi. Önüne iktidardan gelen her tasarı incelenmeden onaylanıyordu. Ama yiğidi öldür, hakkını yeme, derler. İktidarın işlerine karışmıyordu. A. Necdet Sezer, bazılarınca aynı görüşte denilen rahmetli Ecevit ile zaman zaman ters düşmüştü. Böyle cumhurbaşkanları da vardı.

Gelelim Erdoğan’a. Başbakan iken cumhurbaşkanı gibiydi, şimdi cumhurbaşkanı oldu, başbakan gibi. Geçen hafta Kırşehir’deki açılış töreninde konuştu. 7 Haziranda yapılacak parlamento seçimleri için halka açıkça değil ama  “AKP’ye oy verin. Başkanlık olsun, ülke hızlansın” çağrısı yaptı. Dikkat edin cumhurbaşkanı olduktan sonraki konuşmalarına, başbakan olduğu zamankinden farkı var mı? Bu açıkça anayasayı ihlal suçudur. Bugüne dek hangi mahkeme kararı uygulandı ki? Gezi Parkına Topçu kışlası yapılamaz, dendi, ortalığı cehenneme çevirdi. Danıştay görevden alınan okul müdürlerini haklı buldu, kulak arkası yapıldı. Kaç-ak Saray’ın yapılmasına izin verilmedi, dinlemedi. AİHM(Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)’ne açılan davalarda hep haksız çıktı, Türkiye dünya ceza ödedi(kendi cebinden çıkmıyor ya, hiç önemli değil). Yargıyı dinlemez, herkese hakaret eder, dokunulmazdır, zorla saygı gösterilmesini ister. Bu hatayı daha önce Menderes de yapmıştı. Ne acı ki bunu hayatı ile ödedi.

Şimdi de başkanlık sistemine taktı. Neymiş “Yetkilerini kullanamıyor” muş. “Parlamenter sistem hız kesiyor. Çalışamıyor” muş. “Başkanlık sistemi şart” demesinin en temel nedeni, Davutoğlu’ndan rahatsız olması. Bu sistem Amerika’da var ama ABD tek başlı değil, 51 başlı. Obama’nın gücü denetim altında… Bir düşünün şu anda Erdoğan’ın isteyip de yapamadığı ne var? Erdoğan’ın gücünü denetleyen yok. Yasama, yürütme, yargı, medya, ordu, üniversiteler kısaca aklınıza gelen tüm kurumlar Erdoğan’ın kontrolünde. Aykırı ses çıkaranın vay haline! İşin ilginç yanı 3 dönem başbakanlık yaparken ne Erdoğan, ne de milletin ağzından başkanlık sistemiyle ilgili bir laf duydunuz mu? 12 yıl Abdullah Gül’ün döneminde neden başkanlık sistemini getirmeye çalışmadı? Ne zaman Cumhurbaşkanı olmaya karar verdi, birden başkanlık sistemi olmazsa olmaz oldu. Yani “Rabbena, hep bana, hep bana.”

HANGİ DÜNYADA, ÜLKEDE YAŞIYORSUNUZ?

Yazılarıma gelen yorumlara bakıyorum, “Acaba biz farklı ülkelerde mi yaşıyoruz?” diyorum. Hep tek gözlükle bakma, okuduğunu yanlış anlama, kulak arkası etme, iftira. Yolsuzluk olmasın diyorum, “CHP yapmadı mı? İSKİ Olayı’na bak” deniyor. Önce de yazdım. 1993’te İSKİ olayında müdür Ergun Göknel’in suçu fahiş fiyatla klor almaktı. Ancak yargılandı, 12,5 yıl hapis yattı. Yani cezasını çekti. Peki, 4 bakan neden yargılanmadı, Yüce Divan’a gitmesi engellendi? Biz “Zanlı kimse yargılansın” diyoruz. Sizin gibi hem “Müslüman’ız”, deyip hem de “Çaldıysa helal olsun” demiyoruz. Aramızdaki fark bu. Ama bu işin bir de öbür tarafı var. Hani bakan Yıldız diyor ya “Ahrette yüzümüze nasıl bakacaksınız?” ben de aynı şeyi onlara söylüyorum. “Ahrette Allah’a ne cevap vereceksiniz. Suça ortak oldunuz.”

Kimileri “Şeriat, Osmanlı gelsin” istiyor. İyi de Osmanlı döneminde halkın ne durumda olduğundan haberiniz var mı? Şimdi Allah’ın kulusunuz, o zaman padişahın kulu, kölesi olacaksınız. Yasa, hukuk hak getire. 12 Eylülden en çok CHP yararlanmış. % 10 barajı CHP iktidar olsun” diye getirilmiş. Bir de beni cahillikle suçlayıp “Barajı AKP getirmedi, öğren” deniyor. Be kardeşim onca zamandır yazı yazan biri AKP’nin ne zaman kurulduğunu bilmez mi? Ben “barajı AKP getirdi” demedim ki. “Eğer kendine güveniyorsa barajı kaldırsın” dedim. Senin anlayışın, bilgin buysa benim yapacak bir şeyim yok. Sen “fuhuş, zina yapılıyor diye yaygara yapanların bakanlarının 3-4 imam nikâhlı eşle yaşamalarının fuhuştan, zinadan ne farkı var?” bana onu söyle. Dinimizle alay edenlerin, birisine tanrı, peygamber sıfatı yakıştıranların, kız ve erkek çocuklarına tecavüz edenlerin hala Müslüman olarak savunulduklarının nasıl olduğunu açıkla?

SEVGİLİLER GÜNÜ

14 Şubat Sevgililer Günü. Tüm evlilerin, sevgililerin günü kutlu olsun. Ancak bu bir gün değil, her gün olmalı. Size çok duygulandığım bir öyküyü yazmak istiyorum.

180 km hızla giden motosiklet üzerindeki bir kız ve delikanlı konuşuyor. Kız “Yavaş, korkuyorum.” Delikanlı “Peki, beni sevdiğini söyle.” Kız “Çok seviyorum, lütfen yavaşla.” Delikanlı “Şimdi de bana sıkıca sarıl.” Kız delikanlıya sıkıca sarılır. Delikanlı “Kaskımı alıp kendine takar mısın? Başımı çok sıktı.” Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıkar: “MOTOSİKLET KAZASI:  Motosiklet, fren arızası nedeniyle, bir binaya çarptı. Üzerindeki 2 kişiden sadece biri kurtuldu.”

Gerçek ise şöyledir: Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlar, ama bunu kıza belli etmek istemez. Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini ve kendisine son defa sarılmasını ister. Sonra da kendi ölümü pahasına, kızın başlığı takmasını ve hayatta kalmasını sağlar. İŞTE GERÇEK AŞKIN ANLAMI DA BUDUR GALİBA. Sevginiz, saygınız, mutluluğunuz sonsuz olsun. Saygılarımla, hoşça kalın.