Amerika Birleşik Devletleri Dünya hakimiyeti idealini sürdürmeye devam etmek için çırpınırken kendi iç işleri biraz karıştı.

Özellikle son yıllarda siyahi vatandaşlara yönelik şiddet eğilimin artması, siyahi vatandaşları isyan noktasına getirdi. Amerikada siyahi vatandaşlar hala ikinci sınıf muammelesi görmektedir. Amerikalıların ataları siyahi vatadaşları köleleştirerek Amerika kıtasına getirmişti. Yıllarca bu insanlar zulüm altında, karın tokluğuna çalışmak zorunda kalmıştı. Amerika’da Obama’nın Başkan olmasından sonra siyahi vatandaşlar umuda kapılmıştı. Lakin beyaz adamlar yine zulümlerine devam etmişti.

Amerika’da öldürülen vatandaşların rakamlarını inceleyen “Mapping Police Violence” kurumuna göre 2016 yılında toplam 289 siyahi vatandaş ABD polisi tarafından öldürümüştü. Psikolojik ve bedeni işkenceye tutulanların sayısı binlerler ifade edilmektedir.

Amerika 2016’ya veda ederken ülke genelinde kimi yerde silahlı, kimi yerde nümayiş şeklinde siyahilerin protestolarıyla karşı karşıya kalmıştı. Yıllarca Dünya ülkelerinin iç işlerine etnik temelli bölücülük propagandalarıyla müdahale etmeye çalışan Amerika’da siyahilerin özgürlüğünü ve bağımsızlığını istemek Dünya milletlerinden biri olarak bizim hakkımız değil mi?

“Trump ve Trumptan Sonra”

Amerika’da Trump’ın başkan adaylığı sürecinde, yapmış olduğu konuşmalar, etnik olarak beyaz ırkın baskınlığını, zenginlerin ayrıcalığını, kadınlara negatif ayrımcılığı, dinsel hoşgörüsünün olmadığı gibi izlenimler yaratmıştı. Trump’ın adaylığı ile başlayan süreci çok basit bir şekilde ifade etmek gerekirse, Amerikalılar fikirsel ayrıma düştüler. Bunun en demokratik yollarla mücadelesini verdiler.

Trump’ın başkan seçilmesinden sonra, Washingtonda kadın yürüyüşü düzenlendi ve bu yürüyüşe ABD medyasına göre 200 – 400 bin arası protestocunun katıldığı düşünülmektedir. Sabahın erken saatlerinden itibaren Kongre binasının etrafında toplanmaya başlayan kalabalık, Trump’ın başkanlık kampanyaları sürecinde kadınları ve azınlıkları hedef aldığını söyledi. Yürüyüşün adı “Kadınların Direnişi”ydi.

Program organizatörlerinden olan Gloria Steinem’in açıklamaları çok dikkat çekiciydi. Steinem, yaptığı konuşmada Trump’un kullandığı söylemlerin ABD’nin gerçek değerlerini temsil etmediğini savundu. Ayrıca steinem, Trump’ın müslümanları fişlemesi ve kayıt altında almaya başlaması durumunda kendisi dahil bir çok kadının kendilrini kayıtlara “müslüman” olarak geçireceğini söyledi. Daha sonra göstericiler polis kontrolü eşliğinde Beyaz Saraya doğru yürüyüşee geçti. Protestocuların, “Kadın haklarına saygı duy trump”, “Ben O’nu(Hillary) destekliyorum”, “Ben kadınım, ben adaletim” yazılı pankartlar taşıdıkları görüldü.

Taraflı olup olmadığını bilemem ama çoğu ajansın geçtiği bilgilere göre ABD basınında yer alan haberlere göre, Trump’ı protesto etmek için başkent Washington’a gelen kalabalıeeğın, Trump’ın devir törenine katılanlardan daha fazla olduğu iddia edilmekteydi.

Yürüyüş Beyaz Saray’ın önünde son buldu. Washington’daki kadın yhürüyüşüne Abd’nın farklı şehirlerinden de destek geldi. ABD’de özellikle New York, Chicago, Los Angeles ve Boston gibi kentlerde onbinlerce protestocu, sokaklarda Trump yönetiminin sçimlerde dile getirdiği politikaları protesto etti.

Buradan çıkarmamız gereken sonuç;  Amerika’da işler karışık. ABD Dünya Devletlerine ve diğer milletlere insan hakları konusunda uyarılarda bulunurken kendisi bu konuda sınıfta kalmaya aday olacaktı. Bizde Türk Milleti olarak, Devletimizi Amerika’yı insan hakları konusunda uyarmaya ve kınamaya davet ediyoruz.