Değerli okurlarımız, bizler bu mesleğe başladığımız günden beri  sizlerin desteği ve hayır duaları ile mutlu oluyor, bir nebze de olsa sizlerin yaralarını sarabilmenin hazzını yine sizlerin tebessümü ile yaşıyoruz.

Ancak bazı vatandaşlarımızın önyargılı  yaklaşımları bizleri üzüyor. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi aldığımız her çağrıya sanki kendi yakınımız hastalanmışçasına çıkış yapıyoruz. Peki bizler 24 saatlik nöbetimizde neler yapıyor, neler yaşıyoruz. ? Bu yazımızda bunları size açıklamaya çalışacağız. Gelin bizi birlikte tanıyalım.
Sabah 9:00’da ambulansımızı kontrol ediyor, eksik malzemeleri tamamlıyor, oksijen tüplerimizin doluluğunu ve cihazlarımızın şarjlarını kontrol ve temin ederek güne başlıyoruz. Göreve hazır bir şekilde bize uygun görülmüş olan bekleme noktalarımızda bekliyoruz.Ambulansımızın her hareketi GPS dediğimiz izleme cihazları ile sürekli 112 Komuta Kontrol Merkezi tarafından takip ediliyor.Merkezden habersiz hiçbir hareketimiz olmuyor.
Öğlen ve akşam yemeği  saatlerinde  eğer vaka da değil isek Merkezden izin alarak Tire Devlet Hastanesi ne gidiyoruz. Ve inanın çoğu zaman  ya yemeğe gidemiyor yada tam yemeğe oturduğumuz anda vaka için çıkış yapıyoruz. Vakalar bizim için her şeyden önce gelir bu sebeple her vakaya ivedilikle çıkış yapıyoruz. Geri geldiğimizde Hastane de yemek kalmamış oluyor. Bizde merkezden izin alarak haliyle herhangi bir lokantaya giderek yemeğimizi yiyoruz.Orada iken bile esnafımız şahittir defalarca sıcak çorbamızı içemeden kalkıp gidiyoruz.
Sadece Tire merkezinden sorumlu değiliz, tüm köylerine, Bayındır ve tüm köylerine, Ödemiş ve tüm köylerine oradaki ambulanslar yetersiz kaldığında müdahale ediyoruz.Yüzlerce km. yol gidiyoruz.Lütfen bunları şikayet olarak algılamayın.Tabii ki yapacağız bizim işimiz bu.Biz bununla gurur duyuyoruz.
Ancak sizlerden istediğimiz bizi anlamaya çalışmanız. Biz 24 saat nöbet tutuyoruz. Herkes sıcacık evinde otururken bizler, bazen küçücük bir çocuğu ve annesini göz yaşları ve çaresizlik ile baş başa bırakmamak için dakikalarla yarışıyor, bazen kalp krizi  geçiren bir vatandaşın kalbinin durmaması için tabiri caiz ise ölüme meydan okuyor, sınırlarımızı zorluyoruz. Çünkü bizler HAYAT KURTARMAK gibi ulvi bir görevin sorumluluğunu omuzlarımızda ve yüreğimizde taşıyoruz.
Bu nedenle bizler boşluk bulduğumuzda bir lokantada yemek yiyeceğiz, yoldan  geçerken bir pastanenin önünde durarak kendimize tatlı alacağız. Bizleri bu şekilde gördüğünüzde görevimizi yerine getirmediğimizi düşünmeyiniz .Biz her an göreve hazırız.Bizi lokantada görürseniz buyurun yanımıza gelin birlikte yemek yiyelim,buyurun istasyonumuza tatlımızı birlikte yiyelim.Bizler sizlerin hizmetindeyiz.İşyerlerimize buyurun.Şartlarımızı daha yakından görün.Birlikte çay içelim.Madem hayatlarınızı bize teslim ediyorsunuz buyurun bizi tanıyın,gereksiz önyargılarınız size hiç birşey kazandırmaz.
Dileriz ki ambulansa hiç ihtiyacınız olmasın.Sağlıklı bir hayat sürün.Ama ola ki bize ihtiyaç duydunuz.Huzur ve sabırla bizi bekleyiniz.Çok yakınınızdayız.Geliyoruz…Teşekkürler,Sağlıcakla kalın….